Herkese Merhabalar, Yıllardır merak ettiğim ama bir kez bile alıp, acaba konusu ne diye bakmadığım kitabı nihayet okudum. Öncelikle kitabı çok ama çok sevdim. Diğer yandan hayatımda bu kadar kötü karakter olan bir kitapta ne gördüm ne de göreceğim sanırım. Hay Allah’ım bir kişi bile mi akıllı olmaz dedirtti bana. Hayır Heathcliff her kötülük yaptığında özellikle kadın karakterlerin bunu anlamayıp, inatla o kötü seçimleri yapıp onun yanına gitmesi ve sonra yaşadıkları şeyler sonucunda şaşırmalarına gözlerimi devire devire okudum. Hayır ne bekliyorsunuz ki bu adamdan. Heathcliff bildiğin saf kötülük demek… Ek olarak şunu belirteyim ben bu kitabı ölümsüz bir aşk vs. diye yorumlanıyor ama ben öyle düşünmüyorum. Catherine aşkına sahip çıkmadı ve Heathcliff bu hale geldi. Hoş onlar evlenmiş olsa farklı olur muydu hiç sanmam. Catherine, zenginliği seçip Heathcliff'i ortada bırakmasaydı belki bu kadar kişinin hayatı heba olmayacaktı ama Heathcliff yine kötü olacaktı... Evet aşk vardı ama Heathcliff'te daha çok vardı... Kitabımızın Kısaca Konusu; Şehirden gelen bir yabancı olan Bay Lockwood, ev sahibi ile tanışmak için bir yolculuğa çıkar. Uğultulu Tepeler olarak adlandırılan yere vardığında, hizmetçisinden evin gelinine kadar ki en çokta Malikanenin sahibi Heathcliff’in , kötü davranışları, sert tutumunu anlamakta zorluk çeker. (Ben de baştan sona anlayamadım. :) ) Tekrar kendi evine döndüğünde hastalanır ve evin hizmetçisi olan Nelly Dean’dan ev sahibinin geçmişini anlatmasını ister ve bizde geçmişe giderek, karakterlerimizin neler yaşadığını ve şu an ki noktada neden böyle olduklarını okuyoruz… Yıllar öncesine döndüğümüzde, Konağın o zaman ki sahibi olan Bay Earnshaw, karısı, Hindley ve Catherine adlı 2 çocuğu ile yaşadığı konağa, bir gün şehirden dönerken sokakta bulduğu asık suratlı, sessiz bir çingene çocuğu olan Heathclif’i getirir. Tabi başta evin hanımı olmak üzere, oğlu Hindley ve kitapta ki en gereksiz ve uyuzluk abidesi uşakları Joseph çocuğu küçümser ve orada istemezler. Tek seveni ise kızımız Catherine olur. Aralarında ki arkadaşlık zamanla adı konulmamışta olsa bir sevgiye dönüşür. Evin beyi öldükten sonra ise Yeşilçam benzeri olaylar ardı ardına yaşanmaya başlar. Hindley babası öldükten sonra, zamanında yaptığı eziyetleri daha da artırarak, Heathcliff’i döver, eziyet eder ve insan yerine koymaz. Heathcliff ise çok fazla karşılık vermese de bir gün intikamını alacağını söyleyerek kinlenmeye devam eder. Asıl kırılma noktası ise Catherine, bir gün komşularının çocuğu olan ve küçüklükten beri Heathcliff’in hiç sevmediği Edgar Linton ile evleneceğinin duyulması ile başka bir yere evrilir. Heathcliff kendisi hakkında Catherinin konuşmalarını duyunca kimseye haber vermeyip, oradan ayrılır. Catherine ise evli bir kadın olarak hayatına devam eder. Ta ki yıllar sonra Heathcliff habersizce evlerine gelene kadar. Heathcliff bu süre zarfında nasıl olduğu belli olmayan şekilde zengin olmuş ve intikam planını başlatmıştır. Önce, Catherine’nin eşinin kardeşini ayartıp evden kaçırır ve hayatı ona zindan eder daha sonra ise bu aileden intikam almak için oyunlarına devam eder… Daha fazla açıklamak istemiyorum zira, şunu söyleyeyim, Heathcliff sevdiği kadınından intikam almak yetmiyor, onun çocuğu ve kendi çocukları üzerinden 2. Kuşak üzerinden de çocuklara hayatı zehir ederek oyunlarına devam ediyor… Hay okurken içim çok şişti ama çok hızlı okudum :) Kitabın başından beri değişmeyen tek şey Heathcliff’in dinmeyen ve onu bu sona götüren, Catherine duyduğu aşk oldu. Ama ne Heathcliff ne Catherine ne de çocukları Catherine Linton ve Linton Heathcliff bana göre iyi kişilerdi. Ya hepsi ego tavan, çok bilmiş ve burunlarının dikine gidip hayatlarını berbat hale getirdi… Tek üzüldüğüm ise Edgar oldu. Karısının da Heathcliff’e olan aşkını evlilikleri içinde belli etmesi ve onun yanında kendisininin erkeklik gururunu yerle bir ettiği sahne de Edgar için çok üzüldüm. Kardeşi İsabella, ne kadar kötü bir adam olduğunu bile bile sırf tipine vuruldu diye kendisine aşık olmayan ve insan yerine dahi koymayan Heathcliff ile kaçarak her şeyi berbat etti… Kitabın sonunda en azından 2. Kuşak çocuklardan bir mutlu son oldu ama bilemedim… Ayrıca bana bu kitap, Son Hıçkırık isimli bir film var onu hatırlattı tabi hikaye olarak alakaları yok ama intikam ve 2. Kuşak üzerinden ilerlemesi onu anımsattı. Son olarak, Edgar ve Catherine’nin kızı olan Catherine Linton da aynı annesi gibi uyuz ve başına dik bir karakter olarak başına gelenleri haketti ama sonunda doğru bir yolu buldu da gözüme girdiler. Heathcliff ise hakettiği sonu buldu ama hani zerre üzüldüm mü? Hayır hiç üzülmedim... Puanım kesinlikle 10…

Uğultulu TepelerEmily Brontë · Can Yayınları · 202142bin okunma

·

1.577 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

İlker