1910 tarihli, inceliklerle örülü Siyah Gözler, dul ve
yalnız bir genç kadının yaşadığı "yasaklar" Boğaziçisi'ni
betimler. Ne Firdevs Hanım'ın aldırışsız, pervasız hayatı,
ne Suat'ın "beyaz" bir aşkla sevilişi ... Cemi! Süleyman
Alyanakoğlu'nun genç kadını yapayalnızdır.
Oysa kalabalık çayırda hayat bambaşkadır; orada kent
halkı handiyse sereserpe, kaçgöçten ırak yaşar. Aileler çayıra
oturmuş, çocuklar sağda solda koşuyorlar, birlikte dolaşan
delikanlıların az berisinde genç kızlar piyasaya ediyorlar.