Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1216 syf.
·
Puan vermedi
·
41 günde okudu
Felsefeye giriş yapmak için ben de çoğu kişi gibi Sophie'nin Dünyası ve Nigel Warburton'un Felsefenin Kısa Tarihi kitaplarını okumuştum; fakat bu kitabı okuduktan sonra bu saydığım kitapların felsefeyle ilgili sadece kısa kısa bilgiler verdiğini öğrenmiş oldum ve az hacimli kitapların felsefeyi hakkıyla öğrenmeye yetmeyeceğini gördüm. Felsefeyi benim gibi derinlemesine öğrenme hevesi olan kişiler ve yukarıda bahsettiğim kitapları okuyup az çok bir temeli olanlar için eşsiz bir eser. Kitap Ernst Renan' ın meşhur "yunan mucizesi" sözünü irdeleyerek başlıyor ve ve bunun pek de gökten inen bir mucize olmadığını, Mezopotamya ve Hint gibi uygarlıkların da felsefenin oluşumunda etkili olduğunu söylüyor. Fakat her felsefe tarihçisi gibi Ahmet Cevizci hoca da kaçınılmaz olarak Thales ile başlıyor kitaba ve bin yıllar sürecek olan destansı bir yolculuğun kıvılcımını çakan ilk soruyu "ilk neden nedir" sorusunu soruyor. Thales buna su diyor ve macera başlıyor. Halefleri Anaksimandros ve Anaksimenes ilk nedeni başka şeylerde görüyorlar. Daha sonra Pisagor, Emphedokles, Anksagoras, Ksenophanes, Demokritos ve ayrıca iki karşıt Herakleitos ve Parmenides'ten bahsediliyor. Tabi bu filozofların her biri farklı farklı görüşler ileri sürse de hepsinin en büyük ortak noktası çalışma alanlarının ontoloji yani varlık felsefesi olması. Sonra felsefenin ilgi alanı Sofistlerle birlikte gökyüzünden yavaş yavaş yeryüzüne yani insana dönüyor.Sokrates'le birlikte de bu yöneliş taçlanıyor. Daha sonra da Platon ile idealar dünyası ve Aristoteles ile de madde ve form ikilisi başlıyor. Büyük Iskender'in de katkılarıyla felsefe yavaş yavaş yunandan helene kayıyor. Sonra da Roma'ya geçiyor bu durum. Burada da Epikuros, Stocılar, Cicero, Seneca gibi isimler var. Bunların da ortak uğraşı, belki de çağın getirisinin sonucu, ahlak felsefesi oluyor. Kimi mutluluğu haz da buluyor kimi de ruh dinginliginde. Daha sonra da bana göre ilkçağ felsefesi ve ortaçağ felsefesi arsında bir kırılma noktası olan Plotinos ve Yeni Platonculuk başlıyor. Plotinos bana göre o kadar güzel ve kapsamlı bir sistem kurmuş ki, Ortaçağ filozoflarını çoğu ve belki de günümüz teologlarının bir kısmı ondan beslenmekten çekinmemişler. Sonra da Ortaçağ felsefesi başlıyor zaten; başta patristik felsefe( augustinus, boethious gibi) sonra da Skolastik felsefe( Aquinas, Petrus Abelardus gibi) hüküm sürüyor. Patristikler genelde Platon'dan Skolastikler ise Aristoteles'ten besleniyorlar. Bunların en büyük uğraşı teoloji ve bir bakıma akıl ile iman arasında bir bağlantı kurmak ya da bunlardan ilk önce hangisini dinlemeliyiz sorusunu sormak Sonra Rönesans başlıyor; ortaçağın münzevi kendini teolojiye adayan sakin yaşamı ilgi çekiciliğini yitiriyor yerini hümanizm ve macerasever hayat tarzına bırakıyor. Bacon'un bilgi güçtürü ve Hobbes'in insan insanın kurduduru var. Tabi bir de Machiavelli'nin amaç için araç mübahtırı. 17. yüzyılda devreye üç büyük isim olan Descartes, Spinoza ile Leibniz ve onların rasyonalizmi giriyor. Bunlara göre bilgiye ulaşmada en önemli alet duyular değil akıldır. Bunların karşısında da üç büyük empirist yer alıyor. Locke, Hume, Berkeley; bunlar da tam tersini savunuyor. Fakat Immanuel Kant kritik felsefesiyle bu tartışmaya çok kapsayıcı bir boyut katıyor. Daha sonra Fransız Ansiklopedicileri ve bana göre felsefe tarihinin en özgün filozoflarından biri olan Jean Jacques Rousseu ile 18. yüzyıl felsefesini kapatıp 19. yüzyıl felsefesine giriş yapıyoruz. 19. Yüzyılda yok yok. Bir yandan Alman idealistleri: Fichte, Schelling, Hegel, diğer yanda Feurbach ve Marx; varolusculuğun üç öncülü: Kierkegard, Schopenhaur, Nietzsche... Ve sonunda 20. yüzyıl felsefesi:bu felsefenin en büyük ayrımı da analitik felsefe ve kıta felsefesi arasında oluyor. Analitikçiler Ingiliz- Amerikan ekolünden gelirken Kıtacılar Alman Fransız ekolünü temsil ediyor. Bu yüzyıl da filozof kaynıyor adeta: Frege, Rusell, Wittgenstein;Amerikan Pragmatistleri: Pierce,James, Dewey; varoluşçular: Jaspers, Sartre, Camus, fenomenologlar: Husserl ve Heiddeger; daha sonra Frankfurt Okulu... Ayrıca Sauserre, Foucault, Derrida; Lyotard ve meta anlatısı ile Baudrillard'ın simularklar ve simülasyonu... Kısaca bu kitapta olmayan filozof ve felsefe sistemi yok gibi; daha buraya yazmadıgım bir çok filozof ve felsefi sistemi barındırıyor bu kitap. Öğretici, doyurucu, ufuk açıcı. Yukarıda da degindigim gibi felsefeyi kapsamlı ve sistematik bir sekilde öğrenmek isteyen herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap.
Felsefe Tarihi
Felsefe TarihiAhmet Cevizci · Say Yayınları · 2015549 okunma
··
2.321 görüntüleme
X X okurunun profil resmi
Öyle güzel tanımladınız ki gerçekten kitap daha da okunası bir hal aldı.
şinasi türmüş okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.