Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

" (...) Eflatun, Devlet Adamı (Bûlîtîkûs) yani Şehirlerin Yönetimi adlı kitabında âlemin ebedî olduğunu, yaratılmadığını ve bâkî olduğunu söylemektedir. Bir dehrî [materyalist] olan Proklus, bu görüşü kabul etmiş ve âlemin ezelîliği hakkında bir kitap yazmıştır ki bu kitaba da Yahya en-Nahvî reddiye yazarak aksini ispatlamıştır. Fakat daha sonra Eflatun, Timaeus (Tîmâvîs) diye bilinen kitabında âlemin sonradan yaratılmış olduğunu, Yaratıcı’nın onu sonradan, hiçbir nizam yokken nizamlı bir hale sokarak var ettiğini, âlemin cevherlerinin hepsinin madde ve sûretin bileşimi olduğunu ve her bileşimin de parçalanmaya müsait olduğunu ifade etmiştir. Eflatun’un öğrencisi Aristoteles, onun, birbiriyle çelişen bu iki görüşü ileri sürerek bunlarla neyi kastettiğini açıklamamış olsaydı Eflatun’un kafasının karışık olduğuna hükmedilirdi. Fakat Aristoteles, 'mükevven' yani yaratılmış lafzının ortak anlamlı isimlerden olduğunu belirterek, Eflatun’un 'ebedî, gayr-ı mükevven' sözüyle âlemden önce zamanın olmadığını ve âlemin, sonraki bir zamanda herhangi bir şeyden yaratılmadığını kastettiğini açıklığa kavuşturmuştur. 'Mükevven' yani yaratılmış sözüyle de Allah’ın onu kaostan düzene soktuğunu kastettiğini, yani âlemin varlığının, maddeyi sûret ile düzene sokan yaratmaya bağlı olduğunu söylemiştir. Çünkü madde ve sûretten hiç birinin diğerine bileşimi olmaksızın kendi başına var olması mümkün değildir. Bu yüzden madde ve sûretin yaratıcısı, bunların her ikisini intizamlı bir bileşime sokmak sûretiyle varlık âlemine getirmiştir. Dolayısıyla O, yaratıcı etkinliğiyle âlemi, kaostan düzenli hale, yani yokluktan varlık haline getirmiştir. "
Türkiye Yazma Eserler Kurumu
··
141 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.