Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen.
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.
• Şeyh Galip
youtu.be/OO0blZAZZjwFilistin, işgal edilmiş zihinlerin meselesi değildir.
İnsanlığın Meselesidir.
Kahraman Ordumuza
" Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül... Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra
İnsan zâtı itibariyle kutsîdir, melekûtidir. Arızî şeyler onu şeytanlaştırıyor. İnsanın zâtı kutsîdir, insanın zâtı melekûtidir, insanın fıtratı temizdir, insanın aklı nuranîdir. Arızî şeyler geliyor ve insan ona esir oluyor.
" Ta dileş ra şerh sazed an ziya
Pes "elem neşrah" mi fermayed Hoda "
(O ziya kalbini şerh etsin, açsın
Allah da "elem neşrah" -biz senin göğsünü yarıp açmadık mı- buyuruyor. )
Işık aydınlıktır ve her şeyi aydınlatır. Bizler etrafımızdaki her şeyi ışık sayesinde görürüz. Peki, bir şeye yansımadan ışığın kendisini görebilir miyiz? Bir boşlukta olduğunuzu ve ışığın hiçbir şeye yansımadığını düşünün, ışığın kendisini görebilir misiniz?
Göremezsiniz. Halbuki her şeyi ışık sayesinde görürsünüz. Peki, siz göremediğinizde o gizli olduğu için mi göremiyorsunuz yoksa fazla zahir olduğu için mi? Bir şeyin gözükebilmesi için ışığın ona yansıması gerekir. Her şeyin gözükmesini sağlayan ışık herhangi bir şeye yansımadığında görünmüyorsa niçin görünmüyor? Zuhurunun şiddetinden dolayı görünmüyor.
Varlık da aynı şekildedir. Varlık her yerde zahirdir.
(...) Her şeyi biz varlıkla tanıyoruz; ama daha çok o mevcuda odaklanıyoruz. Varlığın kendisine çok az odaklanıyoruz. Bu durumda varlık bir gaflet perdesinin ardında kalıyor.