Mehmet Akif Ersoy

Mehmet Akif ErsoySafahat yazarı
Yazar
Çevirmen
Editör
9.0/10
1.458 Kişi
7,3bin
Okunma
2.448
Beğeni
34,9bin
Gösterim

Mehmet Akif Ersoy Kimdir?

Mehmet Âkif Ersoy, (doğum adı: Mehmet Ragif, 20 Aralık 1873 - 27 Aralık 1936), baba tarafından Arnavut, anne tarafından Özbek asıllı Türk olan Cumhuriyet Dönemi şairi, veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur'an mütercimi, yüzücü, milletvekili. Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal marşı olan İstiklâl Marşı'nın yazarıdır. "Vatan Şairi" ve "Milli Şair" unvanları ile anılır. Çanakkale Destanı, Bülbül, Safahat en önemli eserlerindendir. II. Meşrutiyet döneminden itibaren Sırat-ı Müstakim (daha sonraki adıyla Sebil'ür-Reşad ) dergisinin başyazarlığını yapmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında milletvekili olarak 1. TBMM'de yer almıştır. Mehmet Âkif Ersoy, 1873 yılının aralık ayında İstanbul'da, Fatih ilçesinin Karagümrük semtinde Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi. Nüfusa kaydı, babasının doğumundan sonra imamlık yaptığı ve Âkif'in ilk çocukluk yıllarını geçirdiği Çanakkale'nin Bayramiç ilçesinde yapıldığı için nüfus kağıdında doğum yeri Bayramiç olarak görünür. Annesi Buhara'dan Anadolu'ya geçmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova'nın İpek kenti doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi'dir. Mehmet Tahir Efendi, ona doğum tarihini belirten "Ragif" adını verdi. Babası vefatına kadar Ragif adını kullansa da bu isim yaygın olmadığı için arkadaşları ve annesi ona "Âkif" ismiyle seslendi, zamanla bu ismi benimsedi. Çocukluğunun büyük bölümü annesinin Fatih, Sarıgüzel'deki evinde geçti. Kendisinden küçük, Nuriye adında bir kız kardeşi vardır. İlköğrenimine Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebinde, Ortaöğrenimine 1882 yılında Fatih Merkez Rüştiyesi'nde başladı. Rüştiyeyi bitirdikten sonra annesi medrese öğrenimi görmesini istiyordu, ancak babasının desteği sonucu 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi'ne kaydoldu. 1888’de okulun yüksek kısmına devam etmekteyken babasını kaybetmesi ve ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir ev yaptı, aile bu eve yerleşti. Artık bir an önce meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak isteyen Mehmet Âkif, Mülkiye İdadisini bıraktı. O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebine (Tarım ve Veterinerlik Okulu) kaydoldu. Dört yıllık bir okul olan Baytar Mektebi'nde bakteriyoloji öğretmeni Rıfat Hüsamettin Paşa, Akif'in pozitif bilim sevgisi kazanmasında etkili oldu. Okul yıllarında spora büyük ilgi gösterdi; mahalle arkadaşı Kıyıcı Osman Pehlivan'dan güreş öğrendi; başta güreş ve yüzücülük olmak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı. Şiire olan ilgisi okulun son iki yılında yoğunlaştı. Mektebin baytarlık bölümünü 1893 yılında birincilikle bitirdi. Okulu bitirdikten hemen sonra Ziraat Bakanlığı’nda (Orman ve Maadin ve Ziraat Nezareti) memur olarak işe başladı. Memurluk kariyerini 1893–1913 yılları arasında sürdüren Mehmet Akif'in bakanlıktaki ilk görevi veteriner müfettiş yardımcılığı oldu. 1898 yılında Tophane-i Âmire Veznedarı Mehmet Emin Beyin kızı İsmet Hanım’la evlendi; bu evlilikten Cemile, Feride, Suadi, Emin, Tahir adlı çocukları dünyaya geldi. II. Meşrutiyet’in Âkif'in hayatında en büyük etkisi, meşrutiyetle birlikte yayın dünyasına adım atması olmuştu. Daha önce bazı şiirleri ve yazıları birkaç gazetede yayımladıysa da eser yayımlamaya uzun süredir ara vermişti. Meşrutiyetin ilanından sonra, arkadaşı Eşref Edip ve Ebül'ulâ Mardin'in çıkardığı ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu. Balkan Savaşı'ndan sonra, ilk olarak 1913'te Umur-i Baytariye görevinden, sonra yayınlarının hükûmetle uygun düşmemesi nedeniyle aldığı ikaz üzerine 1914'te Darülfünun müderrisliği görevinden ayrıldı. Yalnızca Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'ndeki görevine devam etti. Yine 1914'te, Harbiye Nezareti'ne bağlı Teşkilat-ı Mahsusa'dan gelen teklif üzerine İslam birliği kurma gayesi güden Almanya'ya (Berlin'e) Tunuslu Şeyh Salih Şerif ile birlikte gitti. İngilizlerle birlikte Osmanlı'ya karşı savaşırken Almanlara esir düşmüş Müslümanların kamplarında incelemelerde bulundu ve farkında olmadan Osmanlı'ya karşı savaşan bu Müslüman esirleri aydınlatmaya çalıştı. Fransız ordusundaki Müslümanlara yönelik yazdığı Arapça beyannameler cephelere uçaklardan atıldı. Almanya'da iken yazdığı Berlin Hatıraları adlı şiirini dönünce Sebilürreşad'da yayımladı. Lübnan'da yaşayan Mekke Şerifi Vezir Ali Haydar Paşa’nın davetiyle 1918'de bu ülkeye giden Âkif, Lübnan'dayken Şeyhülislamlığa bağlı Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye Cemiyeti başkâtipliğine atandı. Ahmet Cevdet, Mustafa Sabri, Mustafa Tevfik Efendi, Said Nursi gibi isimlerin kurduğu ve Osmanlı Devleti ile diğer İslam ülkelerinde çıkacak dini meseleleri halletmek, İslam aleyhindeki gelişmelere yanıt vermek amacıyla kurulan bu örgütte çalışırken bir yandan da Said Halim Paşa'nın "İslamlaşmak" adlı eserini Fransızcadan Türkçeye çevirdi. Bu dönemde Anadolu toprakları işgale uğramış; Türk halkı Kurtuluş Savaşı'nı başlatarak direnişe geçmişti. Bu harekete katılmak isteyen Âkif, Balıkesir'e giderek 6 Şubat 1920 günü Zağnos Paşa Camii'nde çok heyecanlı bir hutbe verdi. Halkın beklenmedik ilgisi karşısında daha birçok yerde hutbe verdi, konuşmalar yaptı ve İstanbul'a döndü. Bu arada Sebilürreşad idarehanesi, Millî Mücadele’ye katılmak için Anadolu’ya geçmiş olanlarla İstanbul’daki yakınlarının gizli haberleşme merkezi hâline gelmişti. Âkif, Kurtuluş Savaşı’nı desteklemesi nedeniyle 1920'de Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye Cemiyetindeki görevlerinden azledildi. İstanbul'da rahat hareket etme olanağı kalmayan Mehmet Âkif, görevinden azledilmeden az önce oğlu Emin'i yanına alarak Anadolu'ya geçti. Sebilü'r-Reşad'ı Ankara'da çıkarması için Mustafa Kemal Paşa'dan davet gelmişti. TBMM'nin açılışının ertesi günü olan 24 Nisan 1920 günü Ankara'ya vardı. Millî Mücadele'ye şair, hatip, seyyah, gazeteci, siyasetçi olarak katıldı. Ankara'ya varışından bir süre sonra ailesini de yanına aldırdı. Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası üzerine arkadaşı Hasan Basri Bey kendisini ulusal marş yarışmasına katılmaya ikna etti. Konulan 500 liralık ödül nedeniyle başlangıçta katılmayı reddettiği bu yarışmaya, o güne kadar gönderilen şiirlerin hiçbiri yeterli bulunmamıştı ve en güzel şiiri Mehmet Âkif'in yazacağı kanısı mecliste hâkimdi. Mehmet Âkif'in yarışmaya katılmayı kabul etmesi üzerine kimi şairler şiirlerini yarışmadan çektiler. Şairin orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17.45'te ulusal marş olarak kabul edildi. Âkif, ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar’ül Mesai vakfına bağışladı. İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilen Mehmet Âkif, 1922 yılında sağlık gerekçesi ile milletvekilliğinden istifa etti. 1923 yılının Mart ayının son günlerinde ortadan kaybolan yakın arkadaşı Trabzon Milletvekili Ali Şükrü'nün Mustafa Kemal'in Muhafız Alayı Kumandanı Topal Osman tarafından öldürüldüğünün anlaşılması üzerine kendine yeni bir yurt bulması gerektiğini hissetti. Kendisini, ilk kez 1914 yılında gittiği Mısır'a bir süredir davet eden Mısır Hıdivi Abbas Halim Paşa'nın davetini kabul etti ve böylece, ilki 1923 yılı olmak üzere kışlarını Mısır’da geçirmeye başladı. Birkaç sene yazları İstanbul'da, kışları Mısır'da geçiren Mehmet Âkif, annesinin ölümünden sonra 1926 kışında Mısır'a kalıcı olarak yerleşti. Mehmet Âkif, Mısır yıllarında Kur'an yorumlamasının yanı sıra, Kahire'deki "Câmiat-ül Mısriyye" adlı üniversitede Türk dili ve edebiyatı dersleri verdi. 1934'te çıkarılan Soyadı Kanunu gereği "Ersoy" soyadını aldı. Siroz hastalığına tutulunca hava değişikliğinin iyi geleceği düşüncesiyle önce Lübnan'a, sonra Antakya'ya gitti, fakat Mısır'a iyileşememiş olarak döndü. 17 Haziran 1936'da tedavi için İstanbul'a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul'da, Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda öldü. Edirnekapı Mezarlığı'na gömüldü.
Unvan:
Türk şair, veteriner hekim, öğretmen ve siyasetçi
Doğum:
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu, 20 Aralık 1873
Ölüm:
İstanbul, Türkiye, 27 Aralık 1936

Okurlar

2.448 okur beğendi.
7,3bin okur okudu.
376 okur okuyor.
2.708 okur okuyacak.
328 okur yarım bıraktı.

Mehmet Akif Ersoy Editörlük Yaptığı Kitapları

Tümünü gör

Mehmet Akif Ersoy Sözleri ve Alıntıları

Tümünü gör
İlâhî! Pek bunaldım, nerde nurun?  Nerde gufranın?  Cehennem gezdirip dursun mu âfâkımda hicranın?
Hiç çağlamadan, gizli inen yaş gibi aktım.
Vâkıâ ben de yoruldum, o fakat pek yorgun... 
Yolundan kalmayıp dâim gidersin...  Hem ne sür'atle! 

Mehmet Akif Ersoy İletileri

Tümünü gör
“İnanma diyorum insanların tatlı samimiyetine menfaatsiz gelmezler vecde, Allah bile vaad etmeseydi cenneti ona bile etmezlerdi secde”
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy
"Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber."
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy
Tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun. 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü kutlu olsun.
İyi geceler...
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. . . . Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal.
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy
youtube.com/watch?v=tX8Tpns...

Mehmet Akif Ersoy Yorum ve İncelemeleri

Tümünü gör
168 syf.
10/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Yüzyılın Şaheseri
Efendim daha öncesinde hiç kitap incelemesi yapmamıştım lakin Akif’in Safahatı beni inceleme yapmaya mecbur bıraktı. Akif tam bir aruz ustası… Kelimeleri seçimi, cümleleri kurma şekli Âkif’in verdiği hissiyatı kat be kat arttırıyor. Âkif sanki o dönemdeki durumu değiştirmek için yapmak istediklerini öyle bir anlatmış ki.. … “Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun!” “Ye’se düşmeyecek zerrece imânı olan!” … •Bu mısrâları okurken sanki eriyip bitiyorsunuz, nefesiniz kesiliyor, boğazınız düğümleniyor. … “Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?” “İlâhî, kimsesizlikten bunaldım âşina yok mu?” … •Bu sebepten ötürü kitabı uzun uzun okudum tekrar tekrar her kelimesini, her cümlesini ayrı ayrı irdeledim. Âkif bize derdini öyle bir anlatıyor ki yeter ki biz okuyalım, yalnızca okuyalım. Âkif’in bu mısrâsı, çağımızın parolası zannımca; … “Zevke dalmak şöyle dursun, vaktiniz yok mâteme…” … •Evet efendim, lafı pek de fazla uzatmak istemiyorum. Akif Safahat için şöyle bir mısra yazmış; … “Üçbuçuk nazma gömülmüş koca bir ömr-i heder!” (1908 - 1933) … •Bilmem üstümüze yüklenen yükü anlatabildim mi? En kalbi muhabbetlerimle.. “Vesselam…
Genç Safahat
Genç SafahatMehmet Akif Ersoy · Türk Yazarlar Birliği Vakfı Yayınları · 2021205 okunma
221 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Kitap adından da anlaşılacağı üzre tam metin
Safahat
Safahat
değil, gençler için seçme şiirlerin olduğu kitap. dili ağır, bildiğiniz gibi fakat altta kelime açıklamaları vardı. kitap 7 bölüm, 2 Kıt'a bölümü ve Safahat dışındaki şiirlerden oluşuyor (istiklal marşı gibi.
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy
şiirlerinde bilindiği üzre islamı çok fazla kullanmış. O kadar her yerden islam çıkıyordu ki Tanrıya inanmadığım için bir süre sonra sıkmaya başladı. Birinin hep aynı kelimeleri kullanması gibi.
Gençler İçin Safahattan Seçmeler
Gençler İçin Safahattan SeçmelerMehmet Akif Ersoy · Kapra Yayıncılık · 202110 okunma
360 syf.
·
Puan vermedi
Şair kimliği ile öne çıkan Mehmet Akif Ersoy'un Osmanlı Devleti’nin askerî, siyasî, kültürel alanlarda en sıkıntılı yılları olan 1912-1920 arasında kaleme aldığı tefsir yazıları ve çeşitli camilerde yaptığı vaazlar bu eserde yer almaktadır. Bildiğimiz klasik tefsir kitapları gibi hacimli değil. Dönemin şartlarına göre başta Osmanlı'daki Müslümanlar olmak üzere dünyadaki Müslümanları birlik beraberliğe, mücadeleye ve ümitvar olmaya davet etmiştir. Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele dönemi hakkında da birinci el kaynak özelliği taşımaktadır. Arnavut kökenli olmasına rağmen ırkçılığın karşısında yer almış ve İslam dünyasının en büyük düşmanının kavmiyetçilik olduğunu vaazlarında sürekli dile getirmiştir. Milli mücadele döneminde verdiği vaazların Türk halkı üzerinde etkili olduğu da anlaşılmaktadır.
Tefsir Yazıları ve Vaazlar
Tefsir Yazıları ve VaazlarMehmet Akif Ersoy · Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları · 201361 okunma