İslam’ın Kur’an‘dan sonraki ikinci temel kaynağının sünnet olduğu konusunda şüphe yoktur. Ancak geçmişten günümüze sünnetin dindeki yeri konusunda çeşitli itirazlar gündeme gelmiştir. Özellikle 19. yüzyılda Mısır ve Hint alt kıtasında sünnet aleyhtarlığının yoğunluk kazandığı görülür. Sünnet karşıtlarının bu bölgelerde yoğunlaşmasında, modernizm cereyanları yanında müsteşriklerin de rolü bulunduğu anlaşılmaktadır. Bölgedeki İslam âlimleri sünnet çevresinde oluşan bu iddia ve itirazlara çeşitli cevaplar vermişlerdir. Okuduğumuz bu eserde de sünnetin mahiyeti, önemi, bağlayıcılığı ve sahih bir şekilde nakli konusunda söz konusu iddialar özet bir şekilde cevaplanmaktadır. Önemli tespitler içeren kitabın sünnetin dindeki yeri konusundaki çalışmalara önemli katkısı olacağını düşünmekteyim.