Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Peki sence kimin yıldızlar?" "Bilmem. Hiç kimsenin." "Gördün mü işte, benim, çünkü bunu ilk ben akıl ettim." "Bu yeterli mi?" "Tabii, örneğin sahipsiz bir elmas buldun diyelim, o senindir. Sahipsiz bir ada keşfettin, senindir. Aklına daha önce kimsenin aklına gelmeyen bir fikir geldi, hemen patentini alırsın, senin olur. İşte tıpkı bunun gibi, yıldızların sahibi de benim; çünkü onlara sahip çıkmayı ilk ben akıl ettim." "Evet, doğru," dedi küçük prens. "Peki ne yapıyorsunuz onlarla?" "Deftere işliyorum," dedi işadamı. "Sayıyorum. Sonra yine sayıyorum. Çok zor iş. Ama ben tam böyle önemli işler için yaratılmış bir insanım." Küçük prens hâlâ tam tatmin olmamıştı bu sözlerden. "Bir ipek atkım olsa," dedi, "boynuma sarıp götürebilirim. Bir çiçeğim olsa, koparıp onu da götürebilirim. Ama yıldızları gökyüzünden koparıp alamazsınız ki..." "Evet, ama bankaya yatırabilirim." "O da ne demek?" "Yani yıldızlarımın sayısını bir kâğıda yazar, bu kağıdı da bir çekmeceye koyup kilitlerim." "Hepsi bu mu?" "Bu yeter," dedi işadamı. "Çok eğlenceli," diye düşündü küçük prens. "Pek şiirsel, ama çok önemsenecek bir iş değil gibi." Önemli işler konusunda küçük prens büyüklerinkinden farklı düşüncelere sahipti. "Benim bir çiçeğim var," dedi işadamına. "Her gün suyunu veriyorum. Her hafta temizlediğim üç volkanım var. Sönmüş olan volkanımı da temizliyorum ben, ne olur ne olmaz diye. Onların sahibi olmam çiçeğimin de, volkanlarımın da biraz işine geliyor. Ama siz yıldızların hiçbir işine yaramıyorsunuz ki..." İşadamı ağzını açtı, ama söyleyecek bir şeyi yoktu. Küçük prens oradan uzaklaştı. "Şu büyüklerin tümü de çok garip," diye söylenerek yine yola koyuldu.
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.