Demeter (Ceres) kutlamalarının başladığı bir döneme gelinmiştir. Myrrha’nın annesi de beyazlar giyip bu bayrama katılacak, Tanrıçaya ilk ürünlerden sunacak ve dokuz gece boyunca kocasından uzak kalacaktır. Sütnine, kraliçenin yokluğundan yararlanarak Kinyras’ın yatağına kızı yaşında çok güzel bir genç kız gönderecektir. Böylece, sessiz bir gecede, zifirî karanlık basınca, sütninesinin yardımıyla girmiştir Myrrha babasının koynuna. Bir kez değil, birçok defa tekrar etmiştir bu sevişme. Bu süre boyunca bir kara bulut hiç eksik etmemiştir gölgesini; karartmıştır ışıldayan yıldızların yüzünü. Sonunda Myrrha, babasından hâmile kalmıştır, ama baba da anlamıştır kızı ile yattığını. Kılıcını çekip kızını öldürmek istemiştir. Myrrha, gecenin karanlığından faydalanıp canını kurtarmakla birlikte, suçluluk duygusundan kurtulamamıştır.
Diri ve ölü insanlar içerisinde bulunan veya yaşayan aşağılık bir mahlûk olmak istememektedir. Bunun için yalvarmıştır. Bir tanrı ona yardım edecek ve onu bir mersin ağacına dönüştürecektir. Yüklü döl yatağı bir ağaç gövdesine dönüşecek; kabuklar yüzünü örtecek, kimse günahını suratına haykıramayacaktır. Sonradan iki tanrıçanın, Persephone ile Aphrodite’nin paylaşamadığı güzel bir çocuk, bu ağacın kabuğunu çatlatarak doğacaktır.