Gümrükleri ve gümrük vergisini gereksiz buluruz ama buna rağmen ödemek zorunda kalırız. Hükümetin bir sürü idari kurumunu ayakta tutmak için yaptığı harcamaları ge reksiz buluruz; Kilise'nin verdiği vaazları zararlı buluruz ama yine de bu kurumların giderleri için payımıza düşeni ödemek zorunda kalırız. Mahkemeler tarafından verilen malı kurniyet kararlarını zalimce ve adaletsiz buluruz ama bu adaletsizliğe katılmaya zorlandığımızda tepkisiz kalırız. Topraktaki mülkiyet dağılımını kötü ve adaletsiz buluruz, ama buna boyun eğmek zorunda kalırız. Ordunun ve savaşın gerekli olduğunu kabul etmeyiz ama savaş giderleri ve askeri birliklerin bakımı için gerekli korkunç mali yükü kaldırmak zorunda
kalırız.
Ne var ki bu çelişki, uluslararası meselelere döndüğümüz de yüzleşrnek zorunda kaldığımız ve insana aklını yitirtebilecek ve hatta insan ırkının sonuna yol açabilecek çelişkinin yanında bir şey değildir. Bahsettiğim, Hıristiyan vicdanı ile savaş arasındaki çelişkidir.