Yanmış ormandan geçtim.
Kapkara, kömürleşmiş ağaçlar. Yanmış otlar.
Çalılar. Sarmaşıklar. Tüm börtü böcek yanmış.
Kaplumbağalar. Tosbağalar. Kertenkeleler. Yılanlar yanmış. Kelebekler bile.
Toprak öylesine sıcak ki üstüne basılmıyor. Kayalar cehennem kayası.
Yanımdaki dostum, Bilmem biliyor musun, diyor, böyle yangınlardan sonra, eğer yağmurlar bol ve düzenli yağarsa bambaşka bir orman oluşur. Yeni ağaçlar, yepyeni, yemyeşil bitkiler…
Ne kadar ister bu değişim, diyorum.
Havaya bağlı, diyor. Ben diyeyim yirmi, sen de otuz yıl.
Görür müyüz dersin, diyorum.
Bizler görmesek de, çocuklarımız görür, diyor.
Onlara ormanı nasıl koruyacaklarını öğretmemiz gerek, diyorum.
Kendimize de, diyor dostum.
Üstüne basa basa yineliyor: Kendimize de.