Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

464 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Tarihin bize çok az sunmuş olduğu yüce bir dostluk, bir aşk. Birbirini anlayan iki insan: Heidegger ve Arendt. Uzun süredir merakla içine girmek istediğim bir eserdi. Çünkü bu iki isim, kendi özerklikleri olan, iki ayrı efsane. Bu efsaneler, birbirlerinin ilhamı oluyorlar, her şeyi daha zengin hale getiriyorlar, çünkü onlar birbirlerini anlıyorlar. İşte bu ender olan, az yaşanan, nadide. İki efsanenin bir aradalığı. Ben ikisine de ayrı hayranım. "Bugün kitabımın bir kopyasını sana verdiğimde beni aciz bırakan esaslı sevincinle ezildim. Ruhumun bir parçasını sana verdim. Senin aşkına karşılık bu çok az. Fakat o senin sevinç taşan teşekkürün yok mu, her şeyin fevkınde." - M. Heidegger (1925) İşin içinde bir de trajediler mevcut tabii. Birbirine ait olanın birlikteliği, bir keskin bıçak ile kesiliveriyor: Nazi laneti. Bir yahudi olan Arendt, üniversitedeki konumundan ediliyor ve o da ülkeyi terkediyor, kalbi kırık bir şekilde. Bu dönemde Heidegger, sevgili hocası Husserl'ın, biricik sevdiceği ve dostu olan Arendt'in ve daha birçok dostu ve öğrencisinin yahudi olmasına rağmen, ilerde kabul edeceği üzere büyük bir hata yaparak, yanlış bir tutum sergiler. Bu yüzden bir çeyrek yüzyılları kayıp olur, hem de son derece acı bir şekilde. "Bizim Hannah, telafi etmemiz gereken bir çeyrek yüzyılımız var." - M. Heidegger (1950) 1933'te Nazi furyası sonrası ilişkileri sekteye uğrayan bu birliktelik, Nazi sonrası dönemde Arendt'in sayesinde tekrar hareketlenir. Hannah öylesine bir sevgi ve saygıya sahiptir ki, Heidegger'i sahiplenmekten vazgeçmez ve Nazi dönemi sonrasında, onun lehine tanıklıkta bulunur. Ne trajik, ama ne trajik… Bu ender yaşanan birlikteliğin böyle bir sebeple uzun, upuzun süre sekteye uğraması. 1925'ten 1975'e kadar süren bu ilişkinin, mektuplarda izini sürebiliyoruz. Birbirlerine olan aşklarının muazzam söz sanatlarıyla, ifade zenginlikleri ile dile gelişi, eserlerinin meydana gelişlerinde birbirlerine vermiş oldukları destek ve kavrayış, sahip oldukları entelektüel çevre ve onlarla olan ilişkileri, çalışmalarının oluşumlarına dair izler, günlük yaşantılar… Her halükarda son derece keyifli ve hayret ettirici. Tabi en önemlisi de, birbirlerinin üzerlerindeki izleri. Hannah Arendt ve Martin Heidegger. Bu iki isim. Bu iki ismi görmek, hep görmek, temennimdir. Onları görmek, mutluluk ve heyecan getirir. İkisi de ayrı ayrı efsanedirler. Bir de bir araya gelişleri yok mu? İşte bu beni kendimden geçiriyor. Çok ender ve nadide olan budur. Bir hoca, bir öğrenci, her şey böyle başlıyor ve sonsuzluğa uzanıyor. "Ve Tanrı izin verirse Ölümden sonra seni daha çok seveceğim." - H. Arendt (1928) Keyifli okumalar.
Mektuplar - Martin Heidegger - Hannah Arendt
Mektuplar - Martin Heidegger - Hannah ArendtUrsula Ludz · Kaknüs Yayınları · 201048 okunma
·
127 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.