443 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
·
243 görüntüleme
Gözün varsa körcesine gelme, gözün yoksa eline bir sopa al.
Tedbir ve ihtiyat sopan yoksa bir gözlüyü kılavuz edin.
Tedbir ve ihtiyat sopan yoksa kılavuzsuz her yolun başında durma. (Sf.22)
Gözleri açık, fakat gönlü uykuda nice adamlar var .. zaten su ve toprak ehli olanın gözü ne görebilir ki?
Fakat gönlü uyanık olanın baş gözü uyusa bile gönlünde yüzlerce göz açılır. (Sf.99)
Avcı daima taneler saçar.. saçtığı taneler görünür de yapacağı kötülük görünmez.
Nerde tane görürsen sakın oradan. Sakın da tuzağa düşme, kolun, kanadın bağlanmasın !
Taneyi bırakan kuş, o hilesiz, düzensiz ovanın tanelerini yer, doyar.
Ona kani olduğundan uzaktan kurtulur; hiçbir tuzağa düşmez; kolu, kanadı bağlanmaz. (Sf.232)
Kör, her adımda kuyuya, çukura düşmekten korkar da binlerce korkuyla yol yürür.
Fakat gören kişi yolun enini, boyunu görür, çukuru, kuyuyu bilir.
Her adımda ayakları, dizleri titremez. Her dertten yüzünü ekşitir mi ki? (Sf.141)
Denizi gören göz başka, köpüğü gören göz başka. Köpüğü bırak da denizin göziyle bak sen.
Köpükler, gece gündüz denizden meydana gelir, onları deniz harekete getirir. Fakat sen ne şaşılacak şey, köpüğü görüyorsun da denizi görmüyorsun! ... (Sf.102)
Çocukları da zorla mektebe götürürsün ya.. çünkü onların gözleri kördür, faydalarını görmezler.
Ama mektebin faydasını anladılar mı koşa koşa giderler, içleri açılır, neşe duyarlar.
Çocuk mektebe kıvrana kıvrana gider. Çalışmasına karşılık hiçbir şey görmemiştir ki!
Fakat kesesine birkaç para gündelik kondu mu geceyi hırsız gibi uykusuz geçirir.
Gayret et de ibadetinin karşılığı gelsin.. bak o zaman ibadet edenlere nasıl haset edersin. (Sf.376)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.