Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Gurbet Kuşları
-Erkut Tanrıseven'e, ilkgençliğimize Çocuk Anadolu'dan böyle güvercin çıkmamıştır daha yalnızlığın üstüne böyle şiir kanatlanmamıştır böyle göz dökülmemiştir gurbet sürmelisine böyle yağmur da inmemiştir kimsenin gözlerine İyilik kanatlarının üstüne olsun, gelmişsin şu uzun taşradan gölgesi bile yorulur bazen yorgunsun da biraz daha yorulmaya gelmişsin akşamlar efendidir, birbirine benzer deyip gelmişsin dalgınlığından mı ne bir an çıkıp gelmişsin kim kimse demeden bir de çağrılmadan gelmişsin -ben miydim önce gelen başkası diye bir yanlış adrese kimi sorduysam kendine başkasını gösterdi bildim bilmediğimi de, başkası bile değilmişim kendime- sen de gelecekmişsin kimin yerine ayrıldıysan kendinden gelecektin elbette ve kime benzeyecektin biz dururken dalgın mısın, üzülme, bir yanlışlık olacaktın nasılsa dalgınlık yalnızlığa benzer sanki çoğala çoğala ve kara bir şaşkınlık gibi başkasının toprağında çırpına çırpına-boşuna, mavi başkasının toprağıdır bizse toprağımız olan göğü yitirmişiz gibi geldik başkasının mavisine ... Sen de öyle gelmişsin geç de sayılmazsın erken de ikisine de yetişilir nasılsa sonunda yetişmişsin, hem zaman senin değil burada hem zamanda bir yerin de olmayacak burada ister aç ister katla kanatların gibisin kanatlarından başka bir evin de yok burada kanatların kadar açık bu göğün altında Gurbet açık zamanda bir deniz hadi misafir sayalım kendimizi onun vapurunda hem eski turnalar gibiyiz hala kendi kanatlarına misafir hem saklana saklana yenisi yok sözler gibiyiz bizden başka misafiri de yok ama yine de yolcu gibi davranır bu deniz insana gurbetten bir kuş mu gelmiş şehir uyuyor senin kanatlarınla uyanacak şehir bu değil güvercinin denizi geçtiği şiir bu değil Deniz ökse, vapur avcı görünür çocuk Anadolu'nun kara donlu güvercinine senden sonra da bilmem ki çocuk mu Anadolu son güvercinini yitirmiş de hala demli uykuda kasabaların horladığı vakitsiz uykularda uykusu sarışın, şiiri bun bir Turgut Uyar kalmadı Cemal Süreya da yok ki bir abi arasan burada sana çok uzun bir öğlesonuydu Turgut Uyar sıkıntısını mı kıskanırdın: Şu kasaba bir içine baksa sen kanatlarını toplayıp otursan da coğrafya uçsa sınıftan! Dul coğrafya gidecek evi mi vardı Turgut Uyar?ın tozlu şiirinden başka ? Kederliyim, gölgesinin terk ettiği bir kasaba kadar yorgunum, kanatları gurbette bir güvercin gibiyim senin yerineyim, sıkıntını yazmak kaldı bana Bugün paçalı bir güvercin gördüm çocuk Anadolu böyle avunamaz bir daha bilmem ki nesiyim o güvercinin artık nereye uçsa göğü benim içimdir nereye konsa o güvercinin yerlisiyim “San Marko meydanında dost olduğum güvercin” ilk seninle tanıdıydım Oktay Rifat'ı o şiiri uçurduğu gökyüzü şimdi boş yeni bir gökyüzü kurulmuş şimdi öyle diyorlar “milyon güvercin içinde” eskisi kayıp Ankara bizi ne zaman seveceksin eskisi gibi bir daha çocuk Anadolu gibiydin, şarkı gibiydin öyle ümidimiz gibiydin birlikte hiç büyümemeye uzun bir iyilik gibiydin, bir 'Anakaraydın hepimize seni unuta unuta büyümek bile hatırlamak gibiydi durup durup insanları sanki kendilerinden çok sevdiğimiz yılları hatırlamak gibiydi, yalnızca bunu hatırlıyorum senden artık insanları değil insanları hatırlatacak hiçbir şey kalmadı son zamanlarda Hem olmasın da artık insanları hatırlatacak hiçbir şey insanları insanlarla hatırlamadıktan sonra kasabaları güvercinlerle, trenleri turnalarla ve anılan şehirlerle hatırlamadıktan sonra hayvanların suçu yok bunda, şehirlerin suçu yok evlerin de suçu yok bana kalırsa galiba her şey yerli yerinde de insanlar ortalık eskiymiş, bir dostu bulamasak gölgesini arardık şimdi gölgeler de insanlara benziyor yarısı karanlık, yarısı kiralık herkes içinde üç-beş yalnız besliyor herkesin gözü başkasının yalnızlığında bir 'çıt' yeterdi oysa bir insanla bir 'çıt', açılıp kapanmaya şimdi herkesin ortasında şimdi bir insanın ortasında çat çat çat çarpışan üç-beş yalnız üç-beş yaralısı var herkesin hayatında ve yalnızca bir cümlesi: Biz çok yalnızdık! Ve galiba yalnızlığın bol gelmesinden içimizdeki bu kalabalık öyle korktuk ki yalnızlığımızdan kimseye bırakmadık ! Bugün bir güvercin gördüm şehirde bugün bir güvercin şiirden içeri 'Avunulmazı getir'di bana hiç avunması yoktu gönlümün, ne güvercin ne turna tenha bir sokak itiydim olsa olsa tekmelenmiş yaşlı bir kedi biraz da geçtim insan hastanelerinden geçtim insan evlerinden kimseye yetişemedim dilde kardeşlik vardı da bir kanatlık yer yoktu kimsenin kalbinde konacak sustum: “Çocuk Anadolu'dan uçtum iyidir çocukları bizim Anadolu'nun” dedikçe sen, nasıl ezber eder kardeşliği,diyemedim, ruhtan sökün etmeyen dil nasıl ? … İçinde bile kimsesi yoktu onun bir kendisi kalmış bir de kimsesi gibi gelip şiire konan şu gurbet kuşunun kimsesi sen olursun Erkut diye ister gama say onu ister şiire … (on dakika ara)
Haydar Ergülen
Haydar Ergülen
·
180 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.