Aslında çok kısa sürede okunup bitirilecek sürükleyicilikte bir kitap, özellikle sonlara doğru. Ama ben bu sıra biraz okumayı azalttığım için elimde olması gerekenden fazla kaldı. Hikaye suçsuz bir şekilde hapsedilen Doktor Manette’in akıl sağlığından olmuş bir şekilde Defarge’ın meyhanesinin üst katında kaldığı ve Mr. Lorry tarafından getirilen kızı Lucie ile oradan ayrılıp kızının sevgisi sayesinde sağlığına yeniden kavuşması ile başlıyor. Diğer yanda daha sonra Evrèmonde’un haklarından, mirasından ve soyadından feragat edip İngiltere’ye yerleşmesi ve Lucie ile evlenmesi ile devam eden hikayenin devamı tamamiyle Fransız devrimi üzerine dönüyor. Başlangıçta anlatılan soyluların halka zulümlerine ne kadar öfkeleniyorsanız devamında devrimcilerin adaletsiz ve intikamcı saldırgan tavırlarla yaptıklarına da o kadar öfkeleniyorsunuz. Bize derslerde anlatılan “1789’da Fransız Devrimi oldu” gibi basitçe geçilen konunun aslında ne kadar kanlı bir süreç olduğu kitapta çok iyi işlenmiş. Giyotin denilen insanlık dışı icadın anlatımı ve devrim yanlılarının ona bakışları bile yeterince korkunç. Fransız Devrimini konu edinen pek kitap okumamıştım, o açıdan çok ilgimi çekti. Kitabın finali ise (deli gibi spoiler var) ana kahramanlarımızdan Evrèmonde’un devrim yanlılarının idam kararından, Lucie’ye aşık olan Sydney Carton’un büyük fedakarlığı ile kurtuluşuna bağlanmış. Yaşarken kendinden hoşnut olmayan Carton, kendince kutlu bir amaç uğruna ölümünü güzelleştirdi diye teselli bulalım.

İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Can Yayınları · 202358,7bin okunma

·

72 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Gizem