Şiddet döneminden geçen bir ülke, askeri darbeler, tutuklamalar, gözaltılar, kayıplar... Bütün bunların ortasında tıp öğrencisi Berta ve onun belki de hiç gelmeyecek bir devrim için başkalaşan hayatı. Şafakta Ayrılık arka planda Arjantin'in neofaşist askeri diktatörlüğünün buram buram terörizm kokan sert müdahalelerini okuduğumuz bir hayatta kalma öyküsü aslında. Berta'nın aktivist sendika üyesi sevgilisi Atillio, cunta tarafından pencereden aşağı atılır, Berta onun parçalanmış cesedine bakarken hiçbir şeyin artık eskisi gibi olamayacağını anlamıştır. Atillio onun en yakınında kişiydi, dolayısıyla askeri cuntanın peşine düşeceği bir sonraki kişi de Berta olacaktır. Yani Berta kaybolacaklar (öldürülecekler) listesindedir. Burada yazar 'kaybedilme' tabirini kullanıyor çünkü gözaltına alınan kişilerden ne ölü ne de diri hiç bir haber alınamıyor. Yaşadığı Tucuman kasabasından ailesini de geride bırakarak ayrılır ve daha önce sadece fotoğraflarda gördüğü akrabalarının yanına gider Berta, çünkü her şey kaybolmaktan iyidir. Fakat arkasında bıraktığı ortam huzura ve refaha o kadar uzaktır ve her şey o kadar kötüye gitmektedir ki Berta, belki de bir ömür boyu sürecek bir sürgün hayatın içinde bamyabaşka bir yola girmek zorunda kalacaktır. Baştan sona ilgi ile ve merakla okudum Şafakta Ayrılık'ı. Yazarın bizzat şahit olduğu ve siyasi zulüm olarak anlattığı olayların benzerleri, hatta aynısı bizim ülkemizde de yaşandı maalesef. Devrimci bir aktivist olan Atillio'nun pencereden atılmasını okurken aklıma Msgsü öğrencisi Seher Şahin'in baskı ve tehdit sonucu direnmesi sebebiyle sivil polislerce okulun üçüncü katındaki pencereden aşağı atılışı ve öldürülüşü geldi. Bu olay 1991 yılında yaşanmıştı, yazarın anlattığı yıllar ise 1970'li yıllar ve hala günümüzde benzerleri yaşanıyor. Geçmişle bugün hiç değişmiyor. Velhasıl kelam çok çok sevdim.

Şafakta AyrılıkGloria Lise · Ayrıntı Yayınları · 201936 okunma

·

275 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.