Nietzsche “Tüm tanrılar şimdiye dek... kutsal olan ve yeniden vaftiz edilen şeytanlar olmadı mı?” diye yazdığında, karmaşık bir soru sormaktadır. Nietzsche ahlâka aykırı ve kötü addedilen eylemlerin ve niteliklerin, ahlâki ve iyi addedilen diğer eylemler ve niteliklerin olanaklılığının sağlanabilmesi için gerekli olduklarını tarihin kanıtladığını iddia eder. Bu durumda, Nietzsche’nin yaptığımızı düşündüğü gibi, bu tür eylemlerin ve niteliklerin iki farklı türe ait olduğuna, bu iki türün de temelde birbirlerinin karşıtı olduğuna inanmak doğru olur mu? Her bir küme kendi içinde, neyi başarmak için kullanıldığından ve kendisini kullananın kim olduğundan bağımsız olarak kendi karakterine sahip olabilir mi? Bazı özellikler ve eylemler basitçe ve tüm bağlamlarda övülürken, diğerlerine basitçe ve tüm bağlamlarda karşı çıkılıyor olabilir mi?
Nietzsche, “iyi ve kötü eylemler arasında tür açısından hiç fark yoktur, olsa olsa bir seviye farkı söz konusudur yalnızca. İyi eylemler arındırılmış kötü eylemlerdir; kötü eylemlerse kabalaştırılmış ve uyuşturulmuş iyi eylemler” diye yazdığında, bu sorulara dair nihai yanıtın erken bir müjdesini verir.