Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

368 syf.
6/10 puan verdi
·
42 günde okudu
"Vasat"
Vasat: TDK'ye göre "orta" anlamına gelen bir sözcük. Çoğumuz bu kelimeyi "kötüye yakın, idare eder" anlamlarında düşünüyoruz ama; "ortalama" ile birlikte bir anlamı daha var: Yaklaşık. Eskiden kibrit kutularının üzerinde "vasatî 40 çöp" yazardı. Zamir, bana göre ortalama bir Hakan Günday kitabının oldukça altında kalmış. Şahsiyet gibi bir dizinin senaristinden çok daha "dolu" bir kitap beklerdim. Esasında bu kitap epey bir "dolu", o kadar "dolu" ki bir noktadan sonra ne anlattığı konusunda kendisini kaybediyor. Konu ilgi çekici, başlangıç güzel ama devamı maalesef köşe yazısı havasında geçiyor. Bu durumu biraz daha açacağım. Kitabı yarıladığımda, büyük bir zevkle okumaya devam edeceğimi düşünürken pek de öyle olmadığını gördüm. Kurgu sık sık kesilmeye başlandı, anlatıcı sık sık araya girip güncel olaylara dokundurma yapmaya başladı. Sayfalar ilerledikçe dokunmadan çıktık, iş fazlasıyla politik bir köşe yazısı okumaya döndü. Bizim güncel yazarlarımızda bu durumu görüyorum. Bir kurgusal metinde her daim anlatıcı fikirlerini uzata uzata beyan ediyor. Sanki bir köşe yazısı derlemesi yapılmış, aralara da kurgusal birtakım olaylar serpiştirilmiş gibi duruyor. Bana kalırsa Hakan Günday, "cool" durabileceğini düşündüğü sözlerini bir kenara not etmiş ve bu sözlerin içini kurguyla doldurmuş. Bu sözlere de lafım yok, gerçekten çoğuna katıldığım, kalemi güçlü olan sözler. Nitekim kurgu akışı bir noktada çok bozuluyor, kim kimdi, konu neydi, iyice bulanıklaşıyor. Zülfü Livaneli, Ahmet Ümit gibi yazarlarda da benzerini görüyorum. Şu kurguyu, rica ediyorum bu kadar kesmeyin. Yıl 2022 olacak, artık okura ders vermeli "Ahmet Midhat efendicilik" oynamayın. Bilinç akışı gibi güzide bir teknik varken, yazarların kendi fikirlerini okura dikte etmek için sıkça olay akışını kesmesine hiç gerek yok. Neyse efendim, fazla olumsuz konuşmayayım. Konu, esasında benim de üzerine yazmayı düşündüğüm bir noktada. Suriye-Türkiye sınırındaki göçmen kampında doğan bir bebek var. Büyüdükçe kendisini hiçbir yere ait hissedemiyor. Zor bir çocukluk süreci geçiriyor. Yardım kuruluşları onun ismiyle, suratıyla prim yapıyor. O da büyüdükçe bu primi kullanıp iyi bir noktaya geliyor ve dünyadaki savaşları durduran bir barış vakfında çalışıyor. Vakfın amacı, gerçekten de barış sağlamak gibi görünse de yazar, hiçbir yardım kuruluşunun masumiyetinin olmadığını gözler önüne seriyor. Bu konuda kendisine sonuna kadar katılıyorum, dünyada "yardım, barış, çocuklar da gülsün" tarzındaki sloganları kullanan hiçbir vakfa güvenmiyorum. Konu böylesine güncel ve hayatın içinden olunca, anlatımın politik olmamasına imkan yok. Buradaki sıkıntı şu, anlatıcı bir noktada o kadar fazla yere değinmeye, o kadar sık politik eleştiriye çaba gösteriyor ki; kurgu kitabın ortalarında allak bullak oluveriyor. Sonlara doğru toparlar gibi oldu, sonunun da çok alelacele bittiğini gördüm. Sanki bu kitabın bir son günü vardı ve yetiştirilmek için yazıldı gibime geldi. Kitabın konusu güzel, anlatıcı cümlelerinde kesinlikle haklı ama Hakan Günday kalitesinden epey uzakta bir roman okudum. Dediğim gibi, kurgunun bu kadar kesilmesine hiç gerek yokmuş. Kötü değil, ancak beklentinizi çok yüksek tutmayın derim.
Zamir
ZamirHakan Günday · Doğan Kitap · 20214,558 okunma
··
6,1bin görüntüleme
Mina okurunun profil resmi
Elimde, okuma sırasını beklerken bu inceleme tam üstüne geldi. Bakalım benim fikrim ne olacak🌚
Batu okurunun profil resmi
Genelde benim sivri dille eleştirdiklerimi yakın çevrem gayet de beğeniyor :D Umarım beğenirsin, belki ters bir zamanımda okumuşumdur :).
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.