Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

632 syf.
·
Puan vermedi
Oblomov
Uzun süredir merak ettiğim bu kitabı bugün bitirmiş ve Oblomovluğu tatmış oldum. Diğer incelemelerde de belirtildiği gibi her insanın içinde biraz tembellik bulunur ancak Oblomovluk bambaşka bir boyut. İnsan hayattan bezdiğinde, yaşamaktan yorulduğunda, hayata karşı heyecanını yitirdiğini düşündüğünde, içindeki sıkıntıların kendisine fazla geldiğini düşündüğünde, bu dertler niye hep benim başıma geliyor dediğinde ve kendi içine, kabuğuna çekildiğinde, evinden sokağa adımını dahi atmak istemediğinde, karamsarlığın doruklara çıktığı bu anlarda İlya İlyiç Oblomov’un durumunu daha iyi anlıyor. Sürekli hayaller kurmak, planlar yapmak güzel ancak o hayallere ulaşmak ve planları hayata geçirmek için gereken enerjiyi kendinde bulamamak ne kadar acı bir durum. Atalet denilen o uyku halini, o kozayı bir türlü delip çıkamamak. Mutlu olmak istemek ancak mutluluk için kendi başına bir adım dahi atmaktan aciz olmak ne ürkütücü. Kitapta da gördüğümüz gibi, Oblomov’un yıllarca süren o derin uykusundan uyanmaya, kozasından çıkmaya en çok yaklaştığı an Olga ile birlikte olduğu günlerdi yani onu bu derece sarsabilecek en büyük etkiye sebep aşktı. Yine de Oblomovluk bu! Ağır bastı demek. Kitabı bitirdikten sonra İlya İlyiç’in aslında şanslı bir karakter olduğunu düşünüyorum. Şu bakımdan: Ştolts gibi bir arkadaş hayatta herkese nasip olmaz. Kitapta geçen her karakterin bir şeyleri temsil ettiği yorumlarını/incelemelerini okudum. Bu kısımda, Rusya’nın o gün içerisinde bulunduğu dönemi falan önemsemeyip doğrudan kendi hayatımla mukayese içerisine düştüğümü rahatça söyleyebilirim. Her insanın zaman zaman boşluğa düştüğü, duygusal travmalar yaşadığı dönemler vardır. Önemli olan bu dönemlerin uzun sürmemesi ve böyle zamanlarda içerisinde bulunulan duygusal durum ve ruh halinden çabuk kurtulmak gerekir. Bunun için insana gerekli olan Ştolts ve Olga gibi dostluklardır. İnsanı mutluluğa, güzel uğraşlara yönlendirecek içinde yavaş yavaş sönmekte olan o ateşi yeniden canlandırabilecek kimselerdir. İşte bu sebeple Oblomov’un belki bir yönden şanslıydı. “Oblomov dosyalarda, “acele”, “çok acele” kayıtlarını görünce, amirlerinden şunu yap, bunu yap, bilgi topla, rapor yaz emirlerini almaya başlayınca, rapor adı altında cilt cilt defterler tutunca, büsbütün afalladı. En kötüsü, her şeyin çabuk çabuk yapılması, herkesin telaş içinde, durup dinlenmeden öteye beriye gidip gelmesiydi. Bir iş biter bitmez bir başkasına sarılıyorlar, o da bitince, hiçbir şey yapmamış gibi bir üçüncüsüne başlıyorlardı. İşler bitip tükenmek bilmiyordu! İki defa onu gece yataktan kaldırmışlar, rapor yazdırmışlar, çok defa bir arkadaşının evinden çağırtmışlardı. Bütün bu gürültü patırtı onu ürkütmüş, canından bezdirmişti. Umutsuzluk içinde, “Ne zaman yaşayacağım ben?” deyip duruyordu.” Böyle bölümlerde sık sık Oblomov’a hak verdim. Sürekli köle gibi çalışıp, yaşamaya vakit ayır(a)mamak da kötü. Oblomov’un diğer odadaki hizmetçisine seslenişlerini Zahaaaaar! diye uzatarak okuyan bir ben miyim bilmiyorum ancak Gonçarov’un bu kitabındaki Zahar da dahil tüm karakterlerin yeri ayrı, çok güzel detaylandırılarak okuyucuya aktarılmış. 619 sayfa olmasına rağmen kitap benim için akıcıydı ve sıkılmadan okudum. Hatta gidişatı merak ettiğim ama gözlerim ağrıdığı için bırakmak zorunda kaldığım zamanlar oldu. Kitap hakkında neler hissettiğimi ve karakterleri anlatmaya devam etsem bir bu kadar daha rahat yazarım herhalde ama karar vermeye çalışan birisine bu kadarı yeterli olmalı. Bu güzel esere bir fırsat verilmesi gerektiğini düşünüyorum. İyi Okumalar..
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,1bin okunma
··
1.256 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.