Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

200 syf.
·
Puan vermedi
Dün Primo Levi'nin Nazilerin toplama kamplarında yaşadıklarını anlattığı 240 sayfalık kitabı Bunlar da mı İnsan'ı 100 sayfa okuyup bıraktım. Çünkü Levi'nin temasının detaylarından çıkıp da bize yaşadıklarını bir türlü anlatamaması kitabı sıradan bir noktaya taşıdı. Bugün ise Bayram Bozyel'in bu kitabını okuduğumda evet dedim. İşte yaşanan dehşet böyle aktarılmalı. Her ne kadar Bozyel yalnızca yaşadıklarını ve tanık olduklarını anlatıp 5 no.lu'yu oluşturan siyasi ve sosyolojik etmenlere ve 1984 sonrası bu cezaevinin bütün ülkenin yaşamak zorunda kaldığı bir terör fırtınasındaki payına hiç değinmese de tek başına şahitliği bile yeterince öğretici. Diyarbakır 1980, Auschwitz 1942'den çok daha beter bir yer. Auschwitz'te kimsenin yola getirilmesi gerekmiyordu. Oraya gidenler zaten ölü kabul edildiklerinden ve tamamen değersizleştirildiklerinden işkence sistematik değil rastgeleydi. Nazilerin amacı Yahudilere bir ders vermek değil fiziki şartlar el verdiğince yok etmekti. Auschwitz'in ve tabii diğer kampların idarecileri için kamp, ülkenin ufuktaki güvenliği için bir caydırıcı güç öğesi olarak değerlendirilmedi. Almanya'ya "zararlı" kimseler getirildi ve olabildiğince yok edildi. Diyarbakır ise bunların tam tersi. Orada Kürtlere bir ders verelim oyunu oynandı. Dışarıdaki Kürtler aklını başını toplasın amacı güdüldü. Bireysel hınçla işkenceler yapıldı. Devletin karşısında insanın bir değeri olmadığı duygusu yerleştirildi. Diyarbakır'ın Auschwitz'ten temel farkı Diyarbakır'da "yatanların" bir gün oradan çıkacak olmasıydı. Her ne kadar yolu oradan geçen yaklaşık on bin insan olsa da öldürülenler ya da ölümüne sebep olunanların sayısı 100'den biraz fazlaydı. Bütün o binlerce insanın cezaevinden çıktıktan sonra bu toplumla nasıl barışacağı, devlete saygı, sevgi, sadakat gibi hisleri nasıl yakalayacağı hiç düşünülmedi. Göz göre göre, aileleriyle birlikte, en az elli bin insan ovaya değil dağa itildi. Auschwitz'in böyle bir derdi yoktu. Orası insan öğütme makinesiydi. Amacına da büyük oranda ulaştı. Diyarbakır ise dert edindiği her şeyi toplumun başına bela etti. İşkencenin her türlüsü her yaştan ve her iki cinsiyetten herkese istisnasız uygulandı. Ülkenin en entelektüel en aydın geçinen bokyiyen jeologu ise "Ne var canım bunda, dışkı yemek sağlığa faydalıdır" diyebildi. Aynı bokyiyen kendisini bir subay aradığında hazırola geçip telefona öyle cevap verdiğini itiraf edecek kadar buram buram cehalet kokuttu. Diyarbakır 5 no.lunun şimdi bir utanç müzesine dönüştürülmesi planlanıyor. Diyarbakır 5 no.lu'nun komutanı Esat Yıldıran ise resmen şehit. Burası Türkiye. Burası böyle bir ülke!
Diyarbakır 5 No'lu
Diyarbakır 5 No'luBayram Bozyel · İletişim Yayıncılık · 201371 okunma
·
229 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.