Muhammed Tiryaki

Reklam
180 syf.
6/10 puan verdi
Beyaz Gemi
Beyaz GemiCengiz Aytmatov
8.2/10 · 70bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Anabaptistler
Munster in bölgesel hâkimi ve müttefikleri şehri kuşattılar. Münster'in içinde, Jan van Leiden (Leidenli John) adında bir Hollandalı, önder ve peygamber olarak nüfuz kazandı. Kutsal Kitap'a dayandırdığı gerekçelerle -İsa geri dönünce, inananların mala mülke ihtiyaçları olmayacaktı- özel mülkiyetin lağvedilmesi konusunda Münster'in yetkililerini ve ileri gelenlerini ikna etti. Dahası, sahip olunan şeylerin paylaşılması, kuşatma sırasında tayın uygulanmasını kolaylaştırdı. Kısmen, kentteki kadın sayısının erkek sayısından dört kat fazla olması nedeniyle, çoğul evlilik yapmaya da başladılar. Münster kralı olan Jan van Leiden, on altı kadınla evlenerek buna öncülük etti. Kutsal Kitap hariç Münster'deki tüm kitapların yakılmasını da emretti. Lutherci ve Katolik prenslerin gönderdikleri kuvvetler, Haziran 1535'te kente baskın yaptılar, Jan van Leiden'i ve diğer alt düzey önderleri işkenceyle öldürdüler, onların parçalanmış cesetlerini demir kafeslere koydular; o kafesler Münster'deki bir kilisenin çan kulesinde hala asılı durmaktadır.
Sayfa 138
Bir insanın gerçeği ayırt etme yeteneği, bilgisiyle doğru orantılıdır.
Reklam
Depremde donarak ölen Elif Eylül
"Merhaba, ben Elif Eylül. Lütfen beni bu enkazdan çıkarın. Bulunduğum ortam dar bir ortam. Bacaklarım uyuştu, annemi, elimi bacaklarımın arasına soktuğumda, kardeşimi ya da annemin saçını hissedebiliyorum. Lütfen bana yardım edin. Elif Apartmanında oturan bir insanım ben. Lütfen bana yardım edin. Dokuz yaşında küçük bir çocuğum ben, küçük bir çocuğum ben." "Merhaba gene ben. Gene bir kayıt. Annem galiba gerçekten öldü. Beni de hiç kimse duymuyor. Telefonun şarjı da bitmek üzere, yüzde 7. Galiba artık ben de öleceğim. Allahım sana geliyorum Allahım." "Yeni kayıt. Çok kötü üşümeye başlıyorum artık. Gerçekten ölürsem mutlu olacağım... Enkaz, deprem yanımda düdük gibi bir şey olsaydı şu an kurtulmuş olabilirdim ama hiçbir şey yok yanımda... Hayatımda gördüğüm en kötü gün. Annemin resmen kanına dokundum kanına. Çok kötü ..." "...Görüşmek üzere hayat."
Birçok şeye sahip olduğumuz halde daha fazlasını istediğimiz zamanki hüsranımız, hiçbir şeye sahip olmayıp bazı şeyler istediğimiz zamanki hüsranımızdan daha büyüktür. Birçok şeyin yokluğunu çektiğimiz zamanki hoşnutsuzluk, sadece tek bir şeyin yokluğunu çeker gibi olduğumuz zamanki hoşnutsuzluğumuzdan daha azdır.
Bir şikayetin dozunun en şiddetli olduğu zaman şikayet konusunun ortadan kalkma ihtimalinin belirdiği zamandır... İnsanları isyana teşvik eden şey bilfiil çekilen sıkıntılar değil, daha iyi şeylerin tadını almış olmalarıdır.
Kutsal bir davaya inanç, kayda değer bir dereceye kadar, vaktiyle kendimize duyup da kaybettiğimiz inancın bir ikamesidir. Bir insan kendisi için mükemmellik iddiasında bulunma konusunda ne kadar az haklıysa; ulusunun, dininin, ırkının veya kutsal davasının mükemmel olduğunu iddia etmeye o kadar çok hazırdır.
Resim