Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

188 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Dostoyevski ilk romanı olan İnsancıklar'ı yayımladıktan sonra 4 Mayıs 1845 tarihli mektubunda abisine şöyle demiş: "Eğer ilk roman oturursa, kafamda edebiyat dünyasındaki yerimi sağlamlaştıracak birçok yeni düşünce var." Öteki romanı ile de yazar bu düşüncesini harekete geçirmiş ve okuruna ileride yazacağı karakterleri ile ilgili ipucu vermiştir. Ancak kitap döneminde oldukça yoğun eleştirilere maruz kalmış. Bir kısım tarafından çokça sevilmiş ve beğenilmiş ancak diğer kısım tarafından da acımasız eleştirilerin hedefi olmuş. Dostoyevski'nin ilk romanı İnsancıklar ile ilgili inanılmaz övgüler yağdıran dönemin ünlü eleştirmeni Belinski tarafından yapılmıştır bu eleştirilerin bir kısmı. Kitaba gelen eleştirilerden bazıları Golyadkin karakterinin sıkıcı, uyuşuk ve sıradan olduğu konusu ile ilgili. Hatta Dostoyevski romanında birtakım değişikliklere giderek uzunluğunu azaltmış. Romanı kısa bir metin olmasına rağmen oldukça uzun bir sürede okudum. Şuana kadar okuduğum kitapları gibi beni çok fazla heyecanlandırmadı. Ancak yazıldığı dönem, sosyo-ekonomik koşullar ve dönemin sınıfsal farklılıkları düşünüldüğü zaman derdi olan bir şeyler anlatmayı hedeflediği fark ediliyor. Herkes içinde yaşadığı topluma ayak uydurmaya çalışmakta ve bir şekilde o toplumda yer edinerek sosyal bir statü kazanmaya çalışmaktadır. Kimi zaman bu farkındalıkla kimi zaman ise fark edilmeden yapılıyor. Yıllar geçse de insanın ait olma isteği hiç azalmadı. Öteki romanının baş karakteri olan Bay Golyadkin'de de bu durumu görüyoruz. Olduğu kişiliği kabul etmiş gibi görünse de aslında daha farklı olmayı amaçlayarak yüksek sosyete de yer almayı onlar ile uyumlu bir şekilde hayat sürdürmeyi amaçlayan bir karakter. Dolayısı ile yaptığı hareketler ile söylediği sözler arasında büyük bir çelişkiyi göstermektedir. İyi bir insan olduğunu savunurken aslında olmak istediği entrikacı, bir takım oyunların içinde yer alan biri olmayı içten içe arzulamaktadır. Bu duygularının dışavurumu karakterimizin hiç beklemediği bir şekilde ortaya çıkar: Öteki ile. Öteki karakterimizin içten içe arzu ettiği tıpkı onun görünümünde olan biri. Çünkü toplumun kendisinden beklediğini gerçekleştiremeyen karakterimiz kafasında bu normlara uygun bir öteki oluşturmuştur. Bu durumla savaş vererek yok etmeye çalışan ama aynı zamanda onunla uyumlu bir şekilde hayatta sürmeye çalışmaktadır. Öteki Dostoyevski'nin epilepsi krizleri esnasında yaşadığı bilinç kaybını yansıttığı ilk eseridir. İleride bu konuda kendini nasıl geliştireceğini gösterdiği ilk adımı. Kişilik bölünmesi ve parçalanmış bir bilincin korkutucu bir şekilde aktarımı olan bu eser yazıldığı dönem düşünüldüğünde büyük bir incelik ve titizlik ile kaleme alınmış. Psikolojik açıdan daha da derin incelenebilecek bir eser olduğunu düşünüyorum. Yoğun ve acımasız eleştirilere maruz kalsa da bence iyi ki Dostoyevski yazmaya devam etmiş. Yazarın kült eserlerini daha iyi anlamak için bence mutlaka okunması gereken bir eser. Toplumsal yoğun baskının bazen nasıl korkutucu sonuçlar doğurabileceğini gösteren bir roman. Benim romanda tek sevmediğim ve beni çok fazla bölen durum yazarın "-" şeklinde araya girerek bilgilendirmesi oldu. Özellikle diyalogların akışını çok fazla böldüğünü düşünüyorum. Yazar Öteki romanı için şu ifadeleri kullanmış: "Onlar(eleştirmenler) sonunda Öteki'nin gerçekten ne olduğunu görecekler! Birinci sınıf bir fikri, ilk benim keşfettiğim ve benim bildirdiğim, toplumsal önemi bakımından muhteşem bir tipi niçin bırakacakmışım ki?"
Öteki
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201922,1bin okunma
·
1.440 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.