Bazen sigaramı, kahvemi alıp balkona çıkarım ve yoldan geçen insanları izlerim. Onları izlerken de bazılarına içimden, tahminlere dayalı hikayeler uydururum: “Havada bir tane dahi bulut yok ama bu kadın yanında şemsiye ile çıkmış dışarı; sanırım tecrübeleri ona bu denli temkinli olmasını söylüyor. Neler yaşadı acaba? Bilemiyorum belki de bir vitrinde gördü beğenip aldı şemsiyeyi, çünkü rengarenk." “Bu genç adam neden hararetli bir şekilde elini kolunu sallayarak konuşuyor telefonda? Sanırım ne kadar anlatsa da anlamamaya yeminli bir kadın var hayatında. Baksana paralıyor kendini. Belki de karşıdaki anlayışlı ama adam anlatmayı bilmiyor da o yüzden böyle." Bunun gibi aklımdan estiğince uydururum hikayeler işte. Seviyorum çünkü, belki de bir tür edebiyata düşkünlük göstergesi ya da sadece bir boş zaman meşgalesi, bilemiyorum. İşte böyle bir şeyi sevip de bu romanı sevmemek mümkün değil. Sevgi Soysal da o müthiş gözlem gücü ile buna benzer ama bunun çok daha güzelini yapmış. Ankara’da bir öğle vaktinde birkaç saate bir sürü hayat sığdırmış. Roman dallanıp budaklanıyor adeta ama kök bir tane: Yenişehir’de Bir Öğle Vakti. 12 Mart döneminde cezaevinde yatarken yazdığı bu çok güzel kurulmuş kitapta Soysal; dönemin sosyo-politik yanını, ikili ilişkileri, kadınları, erkekleri ve daha bir sürü şeyi işliyor. Anlıyorsunuz o dönem nasılmış, o günden bu güne neredeyse hiçbir şey değişmemiş; anlıyorsunuz. Bir gün bir anda ilahi bakış açısına sahip olmanızı sağlayan bir gözlük buluyorsunuz ve onu takıp bir öğle vakti dışarı çıkıyorsunuz. Ve eve geri döndüğünüzde anlıyorsunuz ki; ne hayatlar var, ne insanlar... Toplum nelerle baş etmeye çalışıyor ve ne kavaklar devriliyor insanlığımızın üstüne. İşte burda bahsettiğim o eve gelme evresi, kitabı bitirip kapağı kapattığınız zamanla aynı anlama geliyor. Aramızdan bu kadar erken ayrılmasaydı kimbilir daha nice güzel eserler verecekti. İyi ki geçtin edebiyatınla bu dünyadan Soysal!

Yenişehir'de Bir Öğle VaktiSevgi Soysal · Bilgi Yayınevi · 19732,189 okunma

·

113 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Murat Karakurt