Aslına bakarsanız, bugün iktidarda
olmak bizim hakkımızdır,
iktidarın hakiki sahibi bizleriz.
Şu anda iktidarda bulunmuyorsak bu,
bizim küçük bir şanssızlığımızdır.
Tamamıyla da şanssızlık denilemez,
bizim de küçük bir kusurumuz olmadı değil.
Biz ihtilali yapmış ve iktidarı ele geçirmiştik; fakat ne yazık ki ihtilali yaptığımızı
ve iktidarı ele geçirdiğimizi
kimseye duyuramadık.
Kimsenin haberi olmadan ve millete duyurulmadan bir ihtilal hiçbir işe yaramıyor.
Düşününüz, bizim için ne feci bir durumdu:
Bir gece içinde ihtilali yapıp hükümeti tamamıyla, evet tamamıyla ele geçiriyoruz, fakat iktidarı aldığımızı
millete duyuramıyoruz.
Emin olunuz, biz herşeyi inceden inceye hesaplamıştık, en küçük ve uzak bir ihtimali bile gözden uzak tutmamıştık.
Tarihteki ihtilallerin hiçbirisi, bizimki
kadar dikkatle hesaplanmamış
ve yanlışsız yapılmamıştır.
Yalnız bitek şeyi unutmuşuz:
Takvime bakmayı...
Takvime bakmış olsaydık, temmuz
ortalarının Övreke’de az da olsa yağışlı geçtiğini görecektik. Her nasıl olmuşsa,
ihtilal telaşı yüzünden komitedeki arkadaşların hiçbiri radyodan hava raporunu dinlemeyi de akıl edememiş.
Meteoroloji Müdürlüğüne telefon edip hava durumunu sormayı da düşünemedik.
Bizim Övreke’de genellikle temmuzun ortalarında birazcık yağmur serpelemesinin ne demek olduğunu bilir misiniz:
Bütün hayat durur...
Bikaç damla yağmur düşer düşmez radyolar çalışmaz, telefonlarda konuşulmaz,
havagazı, elektrik ve sular kesilir,
vapur, tiren, uçak, otobüs, otomobil,
yani hiçbir taşıt işlemez.
Oysa biz, ihtilal için tam da temmuz
ayını uygun bulmuştuk.
Çünkü Övreke’de temmuz ayı çok sıcak olduğundan, başkentimiz Matrakopolis hemen hemen bomboş kalır;
yalnız günlük geçim derdine düşmüş
olan yoksullar bulunur.
Nazırlar ve bütün hükümet erkânı ve Övreke’nin tanınmış kişileri, sıcağa dayanamayan muhterem aileleriyle birlikte, havalanmak için ya yayla şehirlerine yada
kıyı kasabalarına giderler.
Temmuz ayında Övreke’nin başkenti Matrakopolis’in hükümet dairelerinde,
resmî dairelerin kapılarındaki sandalyelerde uyuklayan odacılardan başka kimsecikler kalmaz; yani hükümet bomboştur.
Bu durumda ihtilal yapmak, hükümet dairelerindeki odaların kapılarını açıp içeri girmekten başka bişey değildir ki,
bunu da can sıkıntısından,
“Hadi bu gece ihtilal yapalım arkadaşlar !” diye aklına getiren herkes yapabilir.
Gördüğünüz gibi herşeyi inceden inceye hesapladığımız halde, nasıl olup da Övreke’de temmuzda yağmur çiselediğini unutmuş
olduğumuza hâlâ şaşmaktayım.
Ne budalalık Allahım!