Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
6/10 puan verdi
Uğruna şarkılar yazılan, şiirlere ve romanlara konu olan, edebiyatın önemli kaynaklarından biri olarak görülen, büyük fedakarlık yapılan, dağı deldiren, çöllere düşüren aşk... Tüm duyguların üstündeki o coşkulu tutku! Bireyi kontrol altına alan ve iki kişinin "bir" olma hali olarak nitelenen aşk, geçmişten günümüze hep temel hedef olarak görüldü. Peki metafizik? Tanımlaması oldukça karmaşık olan, çoğu filozofun tanımlamak için uğraştığı bir kavram... Temel olarak fizik bilimlerinin oldukça ötesinde olan, doğaüstü olan ve felsefenin alt dalı olan bir öğretidir. "Aşkın Metafiziği" adlı kitabında aşk ve metafiziği siyaset ve ahlak felsefesinin domine ettiği bir sahada açıklamaya çalışan Schopenhauer, "Sen, insanların ve tanrıların efendisi aşk!" sözleriyle niyetini açıklamış ve aşka doğaüstü bir nitelik kazandırabileceğini düşünmüştür. Oldukça yalın bir yazı dili kullanan yazarımız, aşk konusunda bazı önemli ibarelerin altına imza atıyor; ancak bu önermelerini örneklendiremiyor ve tek yönlülüğe bağlıyor. Annesiyle olan problemleri, Schopenhauer'in tüm kadınlardan nefret etmesine ve kadınları aşağılamasına neden oluyor. Bu eserinde de kadınlara karşı olan sivri üslubunu görebiliyorsunuz, açıkçası bu yönü hoşuma gitmedi. Kadınları erkeklerden aşağı görmesi, kadını erkeklerin seçebileceği bir meta haline getirmesi, erkeğin yoğun ilgisinin tecavüz ve öldürme boyutuna varabilmesini ima etmesi gibi noktaları tasvip etmedim. Nitekim, eserin yazıldığı 1800'lü yıllardan bugüne, aşkın özellikle Türk erkekleri için aynı düzlemde gittiğini gördüm reddedilme cinneti ve kadına şiddet konusunda... Sıfır değişim, üzücü :( Kitabımız Schopenhauer'in aşk, kadınlar, erkekler, evlilik ve cinsellik üzerine kurduğu felsefik söylemlerden oluşuyor. Yazarımız, alt metinde aşkı insan soyunun sürdürülebilmesi için bireylere kurulan bir tuzak olarak ifade ediyor. İnsan, bu noktada kendi tutkusuna, öfkesine, beğenisine teslim oluyor. Schopenhauer, aşkın bireyselleştirilmiş bir cinsel istepiden, yani yoğun cinsel istekten meydana geldiğini belirtiyor. Cinsellik burada aşk için gerek beğenirken, gerek birlikte olmaya karar verirken ve gerekse soyun devamını sağlarken kilit öneme sahip yazarımıza göre... Her şeyden üstün olan bu aşk duygusu, iki kişi birleştiğinde insan türünün devamını sağlayabilme açısından hayatidir. Yani aşkın temel hedefi, insan türünün devamlılığını sağlamaktır. Gelecekteki insanların varoluşu, bu cinsellikle yoğrulmuş aşka bağlıdır. İki insan karşılıklı olarak birbirine ne kadar uygunsa, tutkuları ve cinsel istekleri de aynı oranda güçlü olacaktır. Sevgililik ve evlilik konusunda ise Schopenhauer, bireylerin yoksun oldukları özellikleri partnerlerinde aradıklarını ve bu yetkinliklerine göre partnerlerini seçtiklerini vurgulamaktadır. Erkeğin ve kadının aşık olacak partnerini seçerken nelere dikkat ettiğini maddeler; erkeğin görselliğe, kadının ise manevi özelliklere baktığını açıklar. Bu farklar, evlilik ve eş seçiminde de önemlidir. Devamındaysa Schopenhauer, evlilik ve ilişkiler hakkında son görüşlerini sunar. Katılmadığım nokta, kadınların ve erkeklerin baktığı noktalar... Günümüzde bu noktalar karışmış ve tersine dönmüş gibi... Çünkü erkekler artık manevi özelliklere bakarken, kadınlar ise maneviyi geri planda tutarak daha çok görsellik peşinde! Ah be aşk, o güven ve sevginin sadakat parçacıklarıyla birleşmiş hali, sen nelere kadirsin!
Aşkın Metafiziği
Aşkın MetafiziğiArthur Schopenhauer · Yapı Kredi Yayınları · 201913,2bin okunma
··
585 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.