Gönderi

Dördüncü Bölüm: Kandırma
Daha utanç verici olan ise sahte ve taklit ürünlerin kendimizin pek de asilce sayılamayacak gizli itkilerine vekâleten bir doyum sağlaması olasılığıdır. Bir şeyi başarmak için gösterilmesi gereken çabaya ve bir konuda ustalaşmak için beklemek zorunda olmanın çaresizliğine karşı duyduğumuz çocuksu tahammülsüzlük, hiçbir emek veya pratik gerektirmeyen hızlı sonuçlar elde etmeye yönelik bastırılmış arzularımızı körükleyen sahtekâr kişi üzerinden kendine gizli bir geçit bulmuş olur. Sahtekâr kişi bize, istemeye istemeye vazgeçtiğimiz tümgüçlülüğün aslında karşılanabilir olduğunu söyler. Öğrenme, pratik ve çok çalışma gibi nizami sınırlardan geçmeyen bir yol serer önümüze. Ve biz de onun bu cazip teklifine memnuniyetle kapılırız. Daha kabaca ifade edecek olursak, sahtekâr ile aramızdaki gizli anlaşma şöyle bir şeydir: “Eğer Teksas'taki bir adam Van Gogh çizebiliyorsa, belki biz de büyük ve hatta imkânsız başarılara imza atabiliriz. Eğer o kuralları çiğneyip başkalarını kandırabiliyorsa, belki biz de bize yasak olan şeyler hususunda benzer bir yol izleyebiliriz.” Sahte bir ürünle karşılaştığımızda zar zor bastırdığımız bir heyecan ile karışık leziz mi leziz bir suçlu korku dalgası hissetmemize şaşmamalı. Bir gün elinize sahte bir yüz dolar geçerse, ne demek istediğimi gayet iyi anlarsınız.
Sayfa 111Kitabı okudu
·
230 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.