Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

310 syf.
9/10 puan verdi
Sen Gerçek Misin? - https://www.youtube.com/watch?v=I_w0zCN9kcA
Bu yazıda Murat Menteş'in son romanı Fink’ten bahsetmeyi planlıyorum. Tabii roman diyebilir miyiz, diyemez miyiz? Ondan da söz edeceğim. Murat Menteş ile tanışmam Ruhi Mücerret’le olmuştu. 2013 yılındaydık ve ardından bütün kitaplarını okudum. Ve nihayetinde bir süre önce, son romanı olarak Fink’in piyasaya çıktığını öğrendim. Murat Menteş’i beğendip seven, tarzından hoşlanan bir okuruyum. Özgün bir tarzı vardır. Sizi içine alan, “Ucuz Roman” tarzı tekmelerin, tokatların havada uçuştuğu, ilginç kahramanların ve ilginç kahraman isimlerinin olduğu bir tarzı vardır. Ruhi Mücerret ile başlayan bu yolculuğum devam ediyor ki, zaten öyle olmaz mı? Yani bir romancının bir kitabını alırsınız. Eğer beğenirseniz diğerleriyle devam edersiniz. Ben de öyle yapmıştım. Fink acaba neydi? Bir roman mı yoksa başka bir şey mi deniyordu? Gördük ki, roman ama onun da aslında kapakta söylediği gibi; “bu romanda anlatılanlar gerçek olmasaydı, onları uyduramazdı!” Murat Menteş ile gerçek bir kişi olan kapaktaki kişi, yani romanın baş kahramanı Göksenin Yıldırım Uzakdoğu'da ya da Pasifik Asyası'nda bilinen adıyla Goku Sky gerçek bir kişi ve hayatta var. Peki biz onun hayatta olduğunu nereden biliyoruz? Elbette Murat Menteş'in sunuş yazısından ama tabii Murat Menteş de bir romancı olduğu için çok güvenemiyoruz da! Çünkü sunuş yazısında bahsettiği şey iyi bir roman girişi özelliği taşıyor… Bir kitap imza etkinliğinde bir okurun yanına yaklaştığını anlatıyor. Şöyle iri yarı, heybetli, gösterişli babayiğit bir adam geliyor ve kendisinin onun sıkı bir okuru olduğunu söylüyor. Ardından da çok basit şeylermiş gibi anlatıyor. “Ben top modeldim. Puma, Nokia, Heineken gibi önemli markaların vitrin yüzüydüm, falanca mankenlerle defileye çıktım. Kaplanla boğuştum, Japon mafyası ile kapıştım. Van Damme ile şöyle bir hatıram oldu” gibi ilginç şeyler anlatıyor ve bunları da biraz sırasız anlatıyor. Murat Menteş de haliyle karşısındaki kişiyi çok ciddiye almadığını söylüyor. Sonra dinledikçe aslında onun doğru söylediğine inanmaya başlıyor ve esasında tam olarak şu oluyor. Bu yazının özeti de şu olabilir. “Murat Menteş'in yarattığı roman karakterlerini Cenabı Allah zaten yaratmış!” Tam olarak bunu söyleyebiliriz. Böylece doğrudan Murat Menteş’e adeta, “Yeni bir karakter oluşturmana gerek yok. Ben yarattım. Dünya da var ve böyle bir hayat yaşadı” deyip karşısına çıkarıyor. Bu acayip bir şey! Yani romancı açısından da öyle romanın kahramanı olan ama gerçek bir kişi olan Göksenin Yıldırım yani Goku Sky açısından da öyle… Yine ilginç olan şeylerden biri de şu: Murat Menteş de ona diyor ki, siz madem bu kadar popülerdiniz, niçin kimse sizi tanımıyor? Türkiye medyasında bir tane haberiniz dahi çıkmamış…” Çünkü adam Türkiye'de hiç çalışmamış ve oradaki ismi de zaten Göksenin Yıldırım değil. Türklükle de bir alakası yok. Onu orada bir Çin-Türk melezi gibi sunuyorlar. Oradaki adı Goku Sky… Kimse onu Türk olarak bilmiyor ama Japonya'ya, Kore ya da Hong Kong'a gittiğinizde ve Goku Sky dediğinizde çok tanınan birisi. Ama öz vatanında hiç tanımıyor. Bu hakikaten ilginç ancak adamın hayatı da ilginç. Tıpkı Murat Menteş romanlarının kahramanları gibi tezatlar içerisinde, enteresan davranışlar sergileyen bir isim. Şöyle örnek verelim. Beş vakit namaz kılıyor mesela ve uzun süre moda dünyasının içerisinde yer alıyor. Örneğin bir defilede tek erkek model o ve yanında dünyanın en önemli kadın modellerinden yirmi tanesinin olduğu bir etkinlik var. Barlarda, gece kulüplerinde, striptiz kulüplerinde takılıyor ama bütün bunlara rağmen namaz kılıyor. Bu da onun ailesinin dindarlığından değil. Tamamen kendi kişisel davranış biçimi ile alakalı. Aslına bakarsanız Murat Menteş romanlarındaki kahramanların tam karşılığı… Onun kahramanları da böyleydi. İçki içmezler, zina yapmaz ama adam öldürürler! Böyle ilginç bir tiplemeleri vardı. Şöyle ilginç bir klişe vardır. Bilirsiniz, “Hayatımı yazsam roman olur” ya da “benim hayatım zaten roman” denilir. Tabii eğer bir romancı değilseniz, hayatını yazamazsınız. Romancı iseniz hayatınızı birebir yazdığınızda bir otobiyografiye dönüşebilir! Fakat burada Göksenin Yıldırım romancı olmadığı için yazamıyor ama Murat Menteş ile kimyaları epey tutuyor ve ona anlatıyor. Hem usta bir yazıcı, hem de iyi bir kurgucu olan hem de kendine has bir tarzı olan bir adam zaten Murat Menteş ve adeta gökte aradığını Göksenin Yıldırım'da ya da Goku’da bulmuş oluyor. Çünkü onun anlattığı şeyler Murat Menteş'in belki de yazmayı planlayacağı bir romanın bizzat kendisine dönüşüyor. Yani Murat Menteş'in yaratacağı bir karakteri, hatta bir değil, birkaç karakteri sunuyor ona. Nitekim orada sadece Goku yok, başka tipler de var. Mesela Goku’nun kankası ve eski zamanlardan beri arkadaşı olan Sofian adı Cezayirli çok ilginç bir tip var. Keza başka karakterler de var. Eğer Murat Menteş uydurmadıysa onun yaratacağı karakterlere çok uygun. Gerçi Murat Menteş'in uydurmadığını zaten anlıyoruz. Çünkü kitabın sonunda bir fotoğraf albümü var ve orada romanın içerisindeki karakterlerin hepsinin gerçek ile alakalı fotoğrafları var. Romanı okumadan önce izlemediğim, -çünkü ipucu almak istemiyordum- lakin bittikten sonra seyrettiğim birtakım videolar var. Murat Menteş ile Göksenin Yıldırım'ın birlikte katıldıkları programlar mesela… Adam kanlı canlı bir karakter. Yani hikaye gerçek. Peki romanında ne var derseniz; romanda bir kere sanat ve edebiyat var. Yani kuru kuruya, “işte ben şu tarihte şurada doğdum. Çocukluğum şurada geçti, şunları yapardım, ailem böyleydi, ben bir yarışmaya katıldım falan filan” değil. Kaldı ki Kıvanç Tatlıtuğ'un birinci olduğu 2002 Best Model yarışmasına katılmış. Kıvanç Tatlıtuğ olurken Göksenin Yıldırım dereceye girememiş ama Kıvanç Tatlıtuğ ile bir ahbaplıkları var. Bunları kronolojik olarak anlatsaydı kuru bilgi ve biyografi olabilirdi. Ancak onun da kafa karışıklığının etkisiyle parça parça ve sırasız anlattığı mevzuları Murat Menteş de roman tarzında bu şekilde anlatıyor. Yani biraz flaşbek de diyebileceğimiz bir tarz var. Sonuçta bir kronoloji yok. Gelgelelim bu kronolojinin olmaması durumu, hiçbir şekilde okuru rahatsız etmiyor. Murat Menteş yine burada, romanın tamamında deniyor ama tamamında değil, büyük bir kısmında diyelim, seci sanatı uygulamış. Ne demek bu? Düz yazıda kafiye kullanmış, uyaklar kullanmış. Böylece farklı bir anlatım tarzı oluşturmuş. Biraz daha şiirsel bir anlatım tarzı var, devrik cümlelerin olduğu bir anlatım tarzı… Olumsuz bir tarafını görmediğimi söylemem gerekir. Yine klasik Murat Menteş aforizmaları hem bölüm başlarında var hem de roman içerisinde. O anlamda da tarzını bozmamış. Hatta çizgi roman tarzını da bozmamak için araya birtakım çizimler konulmuş. Samsung, Nokia, Puma gibi pek çok önemli markanın reklam yüzü olmuş bir kişi Göksenin Yıldırım. Hakikaten enteresan ve uluslararası bir hikayesi var. Mesela mimarlık okumuş, bitirmiş ve üniversite ev arkadaşlarından birisi bir Kürt aşiret liderinin oğlu iken diğeri ise ülkücü bir reis! Onlarla çok samimi. Tezatların olduğu ilginç bir hayatı var. Mesela, oruç tutuyor; orucunu bırakmıyor ve o dönemin en önemli kadın mankenlerinden birisiyle bir çekim var. Kendisi niyetli ve kadının bütün o cilvelerine hiçbir şekilde karşılık veremiyor. Oruç olduğu için tabii ama dolayısıyla Goku’yu eş cinsel zannediyorlar. Sonra da gidip o günkü orucunu bir gece kulübünde açabiliyor. Değişik bir tarz ama zaten onun hayatındaki bu enteresanlıklar Murat Menteş'in romancılık tarzı ile tamamen uyuşmuş. Ben romanı okurken hiçbir şekilde sıkılmadım. Zaten bölümlemeler var. İlginç başlıkların olduğu ve merak uyandıran bölümlemeler ve hatta roman karakteri kitaba bir dipnot koyuyor. Yani avukat abisi mevzuya müdahil oluyor ve diyor ki, “romancı Murat Menteş böyle yazdı ama olay aslında öyle olmadı, böyle böyle oldu!” diye bir dipnot bile giriyor. Yani kurmaca ile gerçekliğin çokça örtüştüğü, iç içe girdiği bir roman. Kaldı ki benim “iyi roman” kriterlerimden birisi budur. Gerçeklik hissi vermesi… Burada zaten, bu gerçek mi diye en başından itibaren düşünüyorsunuz. Çünkü bu bir gerçek! Sadece bu gerçeği Murat Menteş gibi farklı bir romancı bu şekilde anlatabilirdi. Menteş ise bunu başarmış. Gerçeğin romanlaşmış hali diyebiliriz Fink için. Lakin elbette gerçek bu kadar başarılı ve edebi değildir. Murat Menteş'in becerisi sayesinde farklı bir eser ortaya çıkmış. Son derece enteresan, Murat Menteş okurlarını şaşırtmayan ama onu ilk defa okuyacak olanların beğenilerini kazanacak bir roman olduğunu düşünüyorum. Finki’in Murat Menteş okurlarının Antika Titanik’te, benim de hissettiğim, “bu tam olmamış” hissinden sonra kesinlikle tatmin olabilecekleri bir esere dönüşmüş olduğu kanaatindeyim. Sona yaklaşırken şunu ifade edeyim. Göksenin Yıldırım'ın Türkiye'de çok değer verdiği, uğruna sırada bekleyebileceği yahut yol yürüyebileceği iki kişi varmış. Birisi Cüneyt Arkın diğeri de Murat Menteş imiş. Bu anlamda doğru bir buluşma olmuş.
Fink
FinkMurat Menteş · Alfa yayınları · 20212,843 okunma
··
2.306 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.