Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

171 syf.
·
Puan vermedi
Parlayan öyküler. .
Füruzan’ı kendi dilinde okuyabiliyor olmanın o dayanılmaz enfesliği.. Betimleme tanrıçası demem gerek zira her bir cümlesi bir Proust etkisi yaratıyor.. Türk edebiyatının zarif incisi.. Kitapta sanırım on iki öykü var ve hepsinin tadı damağımda kaldı desem yeridir. Kitabı ikinci okuyuşumda neleri kaçırdığımı görmüş oldum. Mesela “Sabah Eskimişliği” derin bunalımlara öykünen kişilerin sığ olmalarının hikayesi.. Kadınların mutsuz, kuşkulu, alımsız bir kalabalık olarak dudak boyaları, pudralarıyla ışıltılı varoluşları yaratmasının samimiyetsizliğinin hikayesi.. “Munip Bey’in Günlüğü” sanırım kitapta en çok etkilendiğim öyküydü. Munip Bey Doğu’da görev yapan bir memur ve tuttuğu günlük bir öyküye dönüştürülmüştür. Soğuk kış günlerinin yaşamındaki etkisinden heyecanla bahsederken aslında kendisi ve çevresiyle bir hesaplaşma halindedir. Kış günlerinde içinde baharın getireceği mutluluğun ve rahatlığın özlemini duyarken güneşli günlere eriştiği an hasret duyacağı hiçbir şeyin kalmaması bir nevi insanın ulaştığının değil ulaşmadığının yorgunu olduğunu bizlere yeniden göstermektedir. Soğuk ve kar içindeyken onun düşlediği güneşli günlerin kendisi değil o anın kendisinde bırakacağı mutluluktur. Kendi içinde hasret çektiği bir manayı aramaktadır tıpkı bizler gibi. Rutinin kendisini öldürdüğünün farkında fakat neyin onu çekip çıkaracağının da tam olarak bilincinde değil. Baudelaire’in “Her nerede değilsem orada mutlu olacakmışım gibi gelir.” sözü tam da bu öykü için söylenebilir. “Piyano Çalabilmek” kuşaklar arası çatışmaların hikayesi.. Yaşanamayan, ümit edilen hayatların çocuklara yaşatılmak istenmesi, var olan hayata tutunamamanın hikayesi.. “Su Ustası Miraç” hikayesi nedense bana “Ana” kitabını anımsattı. Her aile içinde farklı düşünen bireylerin aile ve sosyal çevresiyle yaşadığı çatışmayı anlatıyor. Bir annenin oğlu için dertlenirken dünya derdinden el etek çekmesi, yaşanılan dünyada düşüncelerin yüzünden parmak gösterilerek hedef haline gelmek vb. vb. Kısaca bizlerin hikayesi.. Ve kitaba ismini veren “Parasız Yatılı” o kadar kendimle özdeşleştirdim ki bu hikayeyi.. Ben de annemle büyüdüm ve çocuk yaşta büyümek zorunda kaldım. Yani çocuk olmadım. Şu cümleleri okurken ağlamış olabilirim. “Çocuk dönemeçte arkasına baktı. Dış kapıda annesi yağmurun altında gülümseyerek duruyordu.” “‘Benim kızım yıllardır yalnız uyanır sabahları.’ derim. ‘Hiç şımardığı olmamıştır kimseye. Bir gün bile çıtırtısı duyulmamıştır.’ derim. ‘Sanki o çocuk olmamıştır.’ derim.” Çocuk olamamanın, erken yaşta büyümenin, hayatın içinde kendinden vazgeçip diğer insanları mutlu etmek adına çalışmanın gayretinin hikayesi.. Sevdiklerimizi hep başarımızla mutlu edeceğimize inanarak yaşarken dünyaya yabancı yaşatmanın hikayesi.. Her bir öykünün kurgusu, anlatımı, çevre ve ruhsal betimlemeleri enfesti. Tek kelimeyle bayıldım.
Parasız Yatılı
Parasız YatılıFüruzan · Yapı Kredi Yayınları · 20193,670 okunma
·
112 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.