Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
9/10 puan verdi
Talebe hakikatler peşinde koşan kişidir.
Selamun Aleyküm. Üstad Nurettin Topçu’nun Türkiye’nin Maarif Davası kitabını tahlil edeceğiz. Topçu’nun bu eseri muhtelif yerlerde yayımladığı makaleler ve konferanslarından oluşur. Bu içerikler 1955- 1970 arasında oluşmuştur. Yazının uzamaması için Topçu’nun hayatına dair bilgilere burada yer vermeyeceğim. Bu dönem hakkında ve yazarın hayatı hakkında bilgi sahibi olmak bizim bu eseri daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Eser üç bölümden oluşur. 1. Bölüm: Beklenen Gençlik, Millet ve Türk Maarifi Topçu’nun beklediği gençlik yeryüzüne iman, aşk, ümit saçan nitelikte olmalıdır. Her toplum içindeki gençlerin niteliğine göre değer kazanır diyerek gençliğin önemini vurgular. Topçu burada tarih sahnesinden gençlerin yiğitliğini anlatan örnekler verir, aklıma burada 15 Temmuz gençliği geldi onlar da pekala buraya eklenebilir. Asırlardır yaşadığımız bu buhranlardan kurtulmanın yolu ‘gençlik aşısı’ndan geçer. Buhranlarımızdan bahsederken bunun en önemli nedenlerinden biri olan batı taklitçiliğine dikkat çekilir. Topçu’ya göre Nesli Uçuruma götüren hususlar şunlardır : 1- Ahlaklı olmak ahdinden vazgeçip siyasete alet olmak. İnsanlar bunu yaparken utanmadan ‘dava’ için dediler. Siyaset zaten ahlaksızlıktır demek suretiyle yapılan kötülükleri meşru gördüler. 2-Üretimin yerini taklitçiliğin alması. 3- Aşağılık kompleksine sahip olmak. ‘Adamlar neler yapmış bee, biz nerdee bunu yapacağız’ 4- Kendi yol ve yöntemlerinden ziyade batılı olanlara meyl edilmesi. 5- Hiçbir gayret göstermeden kurarıcı ‘şef,mehdi’ beklemek. 6- Determinizme sığınarak ‘bize yol göstermediler, ondan böyle oldu’ denilmesi. 7- Vazifelere karşı hürriyet tepkisi verilmesi. Neslin tedavisi ise şu şekilde olur : ‘‘Uzviyetten ilme, ilimden sanata ve ahlâka ve nihâyet dine yükselmemiz lâzımdır. Böyle adım adım yürüyüş, hasta bir nesli Allah'a götüren yolda yeniden canlandırabilir.’’ Millet Maarifi: ‘‘Milletin ruhunu yapan maariftir. Topçu millet maarifi hususunda ilk dikkat çektiği husus taklitçiliktir. Çünkü taklitte olan bir maarif milli olma vasfını kaybeder. Diğer husus maarifte batından çok zahirin önemsendi ve maddeci, hazcı olundu. Bu pragmatik bir bakıştır. Yine aynı dönemde ahlak eğitimi önemsenmedi ve sadece teknik bilgisi verilerek ruh yok sayıldı. Makinenin kölesi olundu. Talebeler gereksiz bilgilerle dolu olan gazetelere mahrum edilerek İlmi eserlerden mahrum bırakıldı. Topçu’nun beklediği millet maarif bu tür yanılgılardan uzak olmalıdır. Meselelerini Kuran-ı Kerim’den almalıdır. Topçu’ya göre zamanımızın istiklal savaşı bu cephede yapılmalıdır. Türk Maarifi: Topçu bu bölüme Teknik kelimesinin tanımını yaparak başlar. ‘İlmin sonuçlarından pratik fayda çıkarmaya teknik denir. Ona göre batıda hali hazırdaki kültürün ağırlık merkezi sanat, felsefe değil tekniktir. Batı’nın bugünkü haline yönelik tahlillere devam eder. İslam dünyasındaki çöküşü Aristo mantığının kısır çerçevesiyle başladı, 10.asırda ise felsefenin kovulmasıyla hayal gücü kayboldu bu ise medresenin çöküşünü getirdi bu sonuçlarla birlikte çöküş tam anlamıyla gerçekleşmiş oldu. Topçu’ya göre medrese Mevlana, Yunus vb.lerinin ruhundan yoksun, Kuran felsefesinden de uzaktır. Bundan dolayı geride kaldı maarifimiz. Mekteplerimizde Millet tarihi yerine Dünya tarihi anlatıldı bu ise Türk maarifi olma yolunda bizi sekteye uğrattı. Felsefede ise sadece batı esas alındı. Topçu burada çok önemli bir tespit yapar. Gelenekçilerin ve batıcıların aynı taassupta olduğunu bir tarafın batıdan gelen her şeye karşı olması, diğer tarafın da batıdan gelen her şeye açık olması görüşlerinden çıkarır. ‘İslam adaleti istiyor, eşitlik dinidir’ sloganlarını atanların zihin dünyasının boş olduğu eserde vurgulanır. 2.Bölüm: Mektep, Muallim ve Mesuliyetleri Mektep: Topçu’ya göre mektep mabettir. Buradaki ifade muazzamdır. Mabette asıl olan yapılacak vazifelerde ihlaslı olmaktır. Mekteplerde de bu böyle olmalıdır. Topçu yaptığı bu benzetmede mektebe çok özel bir anlam yükler. Ona göre mektep devlet mektebidir. Yabancı mektebe karşı çıkar çünkü bir ülkede özel veya yabancı mektepler varsa onlar kültürlerini topluma yayarlar bu ise bizim felaketimizdir. Topçu mektep bahsinde Neyi Öğrenmeliyiz’e değinir: 1- Şahsiyetimizin özünü teşkil eden alemle ilgili meseleleri öğrenmeliyiz. 2- Şahsiyetimizin var olması gereken bilgileri öğrenmeliyiz. ‘’Alimler ancak kendine lazım olan şeyleri incelerler, hafıza hamalları ise pek çok şey bilmekle övünürler.’’ Muallim: Muallim insana beşikten mezara kadar hizmet eder diyen Topçu muallimin insan hayatındaki yerine değinir. Bu yer çok önemlidir çünkü talebelerin fikir dünyalarının, ilgilerinin belirlenmesinde en önemli rollerden biri muallime aittir. Anadolu’ya büyük önem veren Topçu o bölgenin ruhi kuruluşunu Üniversite Prof’larının köy çocuklarına ders vermesiyle gerçekleşeceğini düşünür. Topçu’ya göre muallim sadece talebelere bilmediklerini öğreten bir kimse değil, hayatını tanzim ederken ona yardımcı olan kimsedir. Muallim tüccar değildir. Maaşının az veya çok olmasıyla uğraşmaz çünkü bu iş para değil ruh işidir. Muallim ruhlar sanatkarıdır. Topçu bunu mektep mabettir dediği kısımda da işler. Muallim talebeye hakikate götürücü olanı seçebilecek kemale erdirmelidir. Topçu’ya göre devletleri yıkan da yapan da muallimdir. Üçüncü Bölüm: Maarif Davamız… Topçu’ya göre bugünün gençliği idealsizdir, hayal kuramaz. Izdıraplar insanı geliştirir görüşüne sahip olan Topçu bugünün gençliğinde ızdırapsızlık, inançsızlık görürür. Gençlik Amerika terbiyesindedir. Ve onları en kötü etkileyen üç şey : Spor, siyaset, kazanç’tır. Topçu’ya göre maarif mideye yenilmiştir. Yani dünyevi hırslarımız maarif davamızın önüne geçmiştir. Yine ona göre Maarifimizde olması gereken fonksiyonlar : ruhlardaki kuvvetleri yaşatmak, metodlu düşünme becerisi ve idealler doğurucu olmasıdır. Maalesef ‘Bugün talebelik illim yolculuğu değil, diploma avcılığıdır.’ Muallim salahiyetsiz, başı amirine karşı eğik kişidir. Medreseler ilim yerine ilimler tarihini esas aldı. Üstadların görüşlerini kesin su götürmez kabul ettiler ve bu çöküş demekti. Batıdan alınan bilgiler üzerinde metodlu şüphe uygulanmadı. Topçu’ya göre bu facia Galatasaray Lisesi’nin açılmasıyla başladı. Maarifimiz dört unsurdan oluşur : Ders, Talebe, Muallim, Mektep Ders: Hakikatler peşinde koşmaktır. İlköğretim’de: Kalbin Terbiyesi Ortaöğretim’de: Aklın Terbiyesi Yükseköğretim’de: İhtisaslar Talebe: Hakikatler peşinde koşmayı meslek edinen insandır. Muallim: İdealist , ruhlar sanatkarı olan insandır. Mektep: Mabettir. Özel veya Yabancı olmayacak, siyasi olmayacak . Tek otorite olarak ilim ve hakikati kabul eden kurumdur. (Üçüncü bölümdeki meseleler fazla olduğundan dolayı yazı uzamasın diye burada tahlili sonlandırıyoruz, geride kalan Din Eğitimi, Üniversite vb. konular için kitaba müracaat edinilebilir.) Üstad Nurettin Topçu bu eserinde maarifimize yönelik önemli tespitlerde bulunuyor. Onun yaptığı tespitlerin hala günümüzde konuşuluyor olması ne kadar değerli bir iş yaptığının kanıtıdır. Topçu eserinde sadece eleştiri yapıyor gibi düşünülebilir fakat bu doğru değildir. Çünkü O, eleştiri yaptığı kadar da çözüm önerisi sunmuştur. Allah kendisine rahmet etsin. Kitabı tahlil için ikinci defa okudum ve ilk kez okuduğum zaman gibi akıcıydı Topçu’nun değerlendirmelerinin güzel olması yanında güzel de bir edebi dile sahiptir. Türk Maarif davamızın serüvenini merak eden kişilere bu kitap naçizane tavsiyemdir. Kitaplarla kalmak ümidiyle…. İbrahim Serdar
Türkiye'nin Maarif Davası
Türkiye'nin Maarif DavasıNurettin Topçu · Dergah Yayınları · 20164,650 okunma
··
737 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.