Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

192 syf.
·
Puan vermedi
Aristocu ve Platoncu klasik Yunan felsefesiyle İslamı harmanlamaya çalışan ilk filozof olan Farabi’ye göre gerçek filozoflar arasında önemli boyutta görüş farklılıkları olmaz, bu da Yunan felsefesine paralel oluyor. Gerçek felsefe ile doğru anlaşılan din arasında da bir uyuşmazlık yoktur o yüzden. İslam farklı şekillerde yorumlanabilir elbette ama felsefe sayesinde İslamı en uygun biçimde anlayan insan hem akılcı hem de ruhçudur. Yani kuranı anlamanın en iyi yolu, onu bir felsefeci gibi okumaktır. Aslında yasalar’daki tanrısal kanunlara verilen değer islam’a gayet uygundur. Farabi Tanrı’ya yücelik, haz, sevgi, sevinç ve haz gibi insani özellikler yükleyerek onun insana karşı anlayışlı olduğunu düşünür. İdealin, ideal devletin bilgisinden bahsetmeden önce varlığın felsefesine ikna olmaya ve etmeye çalışıyor. Önce ontoloji, sonra epistomoloji. Çünkü öncelikle O'nu anlamalıyız. zaten iyi yönetici de O'nu iyi anlayan insandır. O’na Yönelik Görüşleri O’nun için başlangıçta tanımlanamaz diyor ama aslında sayfalarca O’nu tanımlamayla uğraşıyor. Ne olduğunu, ne olmadığını, sınırlarını ve sınırsızlıklarını ayrıntılarıyla anlatıyor. Her şeyden önce O’nu anlamalıyız. En değerli şey olan erdem ve mutluluktan bile önce onu anlayıp içselleştirmeliyiz. (bu arada mutluluk, insanın nihai mükemmelliğidir, mutluluk, başka şey için değil, kendisi için istenen bir iyidir, amaçtır, onun ötesinde bir şey yoktur, mutluluğun elde edilmesini sağlayan fiiller iyi fiillerdir, onu engelleyen fiiller kötü fiillerdir) ayrıca burada tanrısal olanı anlayıp içselleştirmek için bu dünyandan uzaklaşmak yerine onu bilmemiz gerekiyor. Ruh ile beden, bu dünya ile öbür dünya gibidir. Yani elbette ruh, bedenden daha değerlidir ama onu tek gerçek gibi görüp bedeni hakir görmek, değersizleştirmek de bozuk bir düşüncedir. O, akıldır ve kendi özünü düşünür, akılsaldır ve akıllıdır. O’nun mükemmelliği algımızı kör ettiği için onu algılamamız çok zordur. Biz madde ile karıştığımız için O’nu algılamak zor geliyor vize. Bu yüzden maddeden ne kadar sıyrılırsak onu da o kadar iyi algılarız. O, ilk var olandır. Her şeyin nedeni ve varlık kaynağıdır. Zaten O’ndan varlık bulan diğer her şey O’nun taşması sonucu oluşur. Yani her şey O’nun varlığından çıkıyor. Ama O’ndan varlığa gelen diğer şeyler O’nun maksadı sonucu değil, yalnızca taşması sonucu oluşmuştur. Maksadının sonucundan olsaydı kendi varlığı dışında bir neden olurdu ve bu da İlk Olan sıfatına uymazdı. Her şey en nihayetinde tanrısal tözden bir parça almış olur. (burada vahdetivücut var, her şey O’ndan taştığı için) o’ndan bir başka şeyin çıkması ya da taşması o’nun varlığının zorunlu bir sonucudur, gayesi ya da uğraşı değil. O’nun varlığının bir amacı yoktur, çünkü bir amacı olsaydı hedefine ulaşınca nihayete ererdi ve bu yüzden ilk neden de olamazdı. Onun bir eşiti ya da zıddı olamaz. Eşitinin neden olmadığı daha kolay anlaşılabilir. Zıddının olmama sebebi de onunla zıddı bir araya geldiğinde ikisinden birinin ortadan kalkacak olması. (kendisinden bir tane daha yaratabilir mi sorusu akıllara geliyor burada, bir nevi paradoks) O’ndan taşanlar öncelikle ay üstü varlıklarda mükemmelden kusurluya doğru 10 adet taşma olacak şekilde gerçekleşir. Ay altı varlıklarda en değersizi ilk maddedir, orada da kusurludan mükemmele doğru gidilir. İnsanda önce besleyici kuvvet, yani vücut ortaya çıkar. Daha sonra dokunma, duyma ve görme kuvvetleri. Sonra istenç, sonra muhayyile, hayal gücü, ardından düşünce kuvveti, daha sonra sanatlar ve ilimler türer buradan. Gelelim ideal topluma ve haliyle ideal devletin nasıl olması gerektiğine Büyük, orta ve küçük olmak üzere 3 çeşit mükemmel toplum var. büyük olan dünyanın bütünü, orta olan dünyada tek bir milletin bütünlüğü yani ülke gibi, küçük olan da milletin oluşturduğu topraklardaki tek bir şehir halkı. Erdemli şehir, insanların hakiki mutluluk için birbirlerine yardım ettikleri şehirdir. Bu şehir sağlıklı bir bedene benzer. Şehirde de kalp gibi bir amir vardır ve onun altında onun amaçlarına uygun hareket eden kişiler, yine onun altındaki de onun amaçlarına uygun hareket eder ve sonuncu ve en değersiz olan yalnızca hizmet etmek için var, onun altında kimse yok. Hükümdarın diğerlerine göre konumu ile İlk Neden’in diğer varlıklara göre olan konumu benzerdir. Bu yüzden tebaa, hükümdarın izinden gitmelidir. Yönetici olmak için 2 şey gerekir 1) yöneticiliğe karşı istidat 2) yönetebilecek meleke. Mükemmelliğe ulaşmıştır. Yöneticide hizmetkar veya yönetilecek bir yan bulunmaz (aristoteles’te iyi yönetici aynı zamanda iyi yönetilen kişi olmalıdır) Yönetici olmanın 12 şartı vardır 1) bedenen sağlıklı olması 2) mantıklı olmalı 3) hafızası iyi olmalı 4) zeki olmalı 5) kendini iyi ifade etmeli 6) öğrenmeyi sevmeli 7) doğrucu olmalı 8) haz peşinde olmamalı 9) şeref peşinde olmalı 10) altın ve gümüşe değer vermemeli 11) adil olmalı 12) kararlı ve cesur olmalı. Hepsinin bir kişide toplanması her çağda ancak bir kere olur. Bu yüzden bunların 5 ya da 6 tanesi bir arada olsa yeter yönetici olmak için. Bu kişiden sonra gelecek yöneticide şu 6 özellik olmalı 1) filozof olmalı 2) kanunları bilmeli 3) yeni kanunlar koyabilmeli 4) kanunda yer almayan konularla ilgili akıl yürütebilmeli 5) kanunlar konusunda halkı aydınlatmalı 6) bedenen sağlıklı olmalı. Erdemli şehre zıt olan şehirler 1) cahil şehir 2) bozuk şehir 3) karakteri değişmiş şehir 4) doğru yolu bulamamış şehir 5) yanlışlık içinde olan şehir. Cahil şehrin de farklı halleri vardır 1) zaruret şehri; halk, bedeninin devamı için yeme, içme, barınma, giyinme ve cinsel ilişki ile yetinir ve bunun için yardımlaşırlar. 2) ticaret şehri; halkta hayatın biricik amacı zenginliktir. 3) bayağılık ve düşüklük şehri; eğlence ve oyun peşinde olan, yiyip içip sevişen şehir. 4) şeref şehri; halkın meselesi ün ve itibar. 5) güç kuvvet şehri; halkın amacı hükmetmek, iktidardan zevk alırlar, hükmedilmesini istemezler. 6) demokratik şehir; halkın amacı, kendilerine bir sınır çizmeden serbestçe yaşamdır. Bozuk şehir de cahil şehre benzer. Bozuk şehirde halk iyiyi kötüyü bilir, ama eylemleri cahil şehirle aynıdır. Karakteri değişmiş şehirde eski erdemli fikirlerden vazgeçilmiştir. Doğru yolu bulamamış şehirde amaç, bu dünyadan sonraki mutluluktur. Ama görüşleri yanlıştır. İlk yöneticisi kendisine vahiy indiğini söyleyerek aldatır, kandırır. Erdemli şehrin insanı da bazı şeyleri iyi bilmelidir: ilk neden ve onun sıfatları, göksel tözler ve özellikleri gibi entelektüel bilgi ve düşünce yapısına sahip olmalıdır halkı.
İdeal Devlet
İdeal DevletFarabi · İş Bankası Kültür Yayınları · 20173,144 okunma
·
343 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.