Batının ve dolayısıyla dünyanın bugünkü bunalımı, geçiçi bir bunalım değildir. Hatta bir bakıma belki bunalım bile değil. Ama mutlaka bunalım kelimesini kullanarak anlatılmak istenirse, medeniyetin başına gelen yeni olaya " varoluş bunalımı " adını vermek gerektir.
Nitekim Avrupa düşünürleri bunalımın veya daha doğrusu duraklayişın, çöküşün temel sebebine eremediler.
Beklenirdi ki, teşhis ve çözüm dışardan gelsin. Yani öbür kıtalar düşünürlerinden. Asya, Afrika ormanlarından veya steplerinden. Ancak yüzyıllardır, Avrupa, Asya ve Afrika'nın insan kitlelerini öylesine ezmiş ve tüketmiştir ki, gün gelip bu ülke insanlarının bir yardımı gerekse ne düşünce, ne madde alanında böyle bir el uzatış gücünü taşımalarına imkan kalmamıştır.
Batı, Afrika'yı da katmak suretiyle söyleyelim, Doğu'yu öylesine yere sermiştir ki, bir gün, kendi süresi dolduğunda ölüm döşeğindeyken bir bardak su istese onu sunacak bir eli ve kudreti bulma umudundan ortada eser yoktur adeta.
Eğer Allah'ın insanlığa bir lütfü olarak tarihin içinde gizli kudretler en umulmadık zamanlarda yeni doğuşlar getirmese, geçmiş zaman bunun örnekleriyle dolu olmasa, insanlığın sonuna vardığımız rahatlıkla söylenebilir..
İnsanlığın Dirilişi
·
135 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.