Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Eğer ölümü bize böylesine korkunç gösteren şey var olmama düşüncesi olmuş olsaydı o zaman zorunlu olarak henüz var olmadığımız zamanı da aynı dehşetle düşünürdük. Çünkü şurası çürütülemez derecede kesindir ki ölümden sonraki var olmayış ölümden önceki var olmayıştan farklı olamaz ve dolayısıyla ilki diğerinden daha hazin ve acıklı değildir. Bütün bir sonsuzluk henüz biz yok iken kendi mecramda akıp gidiyordu, fakat bu bizi hiçbir surette rahatsız etmez. Halbuki kısacık bir varoluşun bir lahzalık intermezzosunun(iki perde arasındaki oyun) ardından artık var olmayacağımız bir ikinci sonsuzluğun takip edeceğini ağır hatta tahammül edilmez buluruz. O halde varoluşa bu susamışlık şimdi onu tatmış ve çok tatlı bulmuş olmamızdan mı kaynaklanıyor? Yukarıda kısaca ortaya koyduğumuz gibi kesinlikle hayır; tersine elde edilmiş tecrübe var olmayışın kayıp cennetine sınırsız bir arzu uyarırdı. Ruhun ölümsüzlüğü umuduna her zaman "daha iyi bir dünya" umudu eklenir; bu mevcut dünyanın çok değerli olmadığının işaretidir. Bütün bunlara şu da ilave edilmelidir, ölümden sonra akıbetimizin ne olacağı sorusu kesinlikle hem sözlü hem yazılı olarak ölümden önceki halimizin ne olduğu sorusundan on bin kez daha fazla ele alınıp tartışılmıştır. Bununla beraber nazari bakımdan biri ne kadar bizim için ve meşru olarak sorun teşkil ediyorsa diğeri de o kadar ve meşru olarak sorun teşkil eder. İlaveten, bunların birine cevap bulmuş olan çok geçmeden diğerinin temelini anlayacaktır. Dünyayı kucaklayan ve böylesine harikulade fikirlere sahip olan insan zihninin ait olduğu bedenle birlikte mezara gireceğini düşünmenin ne kadar sarsıcı olacağına dair güzel nutuklarımız vardır. Fakat aynı zihnin bu niteliklerle ortaya çıkmazdan evvel bütün bir sonsuzluğun geçip gitmesini sineye çektiği ve bunca zaman dünyanın onsuz nasıl mihverinde döndüğü hakkında hiçbir şey işitmeyiz. Ancak hiçbir soru kendisini irade tarafından bozulmamış olarak şundan daha doğal biçimde bilgiye yöneltemez: Ben doğmazdan evvel sınırsız bir zaman geçip gitti. Bütün bu zaman zarfında ben neydim? Metafizik bakımdan buna belki şöyle bir cevap verilebilir: "Ben her zaman bendim"; yani "Bütün bu zaman boyunca ben diyen herkes bendi". Fakat şimdi buradan bizim şu bütünüyle tecrübeye dayanan bakış açımıza dönelim ve hiç var olmadığımı var sayalım. Fakat o zaman kendimi gayet alışıldık ve gerçekten çok rahat bir durum olarak henüz var olmadığım sınırsız zamanlı düşünerek ölümümden sonraki var olmayacağım sınırsız zaman için teselli edebilirim. Çünkü bensiz a parte post(hayattan sonra) sonsuzluk bensiz a parte ante(hayattan önce) sonsuzluktan daha korkunç olamaz, çünkü bu ikisini birbirinden araya hayat düşü denilen kısacık bir aranın girmesinden başka bir şey ayırmaz. Ölümden sonra varlığımın devam edeceğine dair delillerin tümü pekâlâ in partem ante de geçerli olabilir, ki bu durumda hayattan önceki var oluşu ispat ederler. Bu sebepten ötürü klasik Hindu ve Buda dini mensupları bu varsayımlarıyla oldukça tutarlı olduklarını gösterirler. Bu muammaları sadece Kant'ın zamanın idealliği öğretisi çözer; fakat bunu şimdi burada ele almayacağız. Ancak şu kadarı söylenmiş olanlardan haydi haydi çıkar: Artık var olmayacağımız zaman için kederlenmek henüz var olmadığımız zaman için kederlenmek kadar saçmadır. Çünkü var oluşumuzun doldurmadığı zamanın doldurduğu zamanın geçmişinde veya geleceğinde olmasının bir önemi yoktur, hepsi birdir.
·
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.