Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

308 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Bilim kurgu klasiklerinde her zaman aşina olduğumuz bir tarz vardır; anlatılanların gerisinde bir alt metin ve bu alt metine ulaşmak için başvurulan alegorik ve kuramsal birtakım yöntemler. Yıldızgemisi Askerleri bu mesaj kaygısından bir miktar uzaklaşıp aksiyona odaklanmış, mesajını ise o hareketliliğin içine gizlemiş bir eser. İnsan bu kitabı anlamaya çalışırken hiç hırpalanmıyor. Buna ihtiyacım varmış. Okurken adeta nefes aldım. Bir yere kadar. Neyse oraya geleceğim. Pek çok klasiğe de esin kaynağı olmuş özel bir eser olduğunu hatırlatmak isterim. İthaki'den çıkan bilim kurgu klasikleri serisnin en doğrudan, en hareketli kitaplarından biriydi şimdiye kadar okuduklarım arasında. Kitabın askeri tarafı ise özellikle askerlik yapmış olanlarımıza çok tanıdık gelecektir. Anlıyoruz ki askerliğin dini, bayrağı, zamanı ve hatta gezegeni falan olmuyor. Her zaman, her yerde benzer sistem ve disiplinle uygulanıyor. Çoğu zaman ise mantık aramak mantıksızlaşabiliyor. Binlerce yıllık teamüller acemilere saçma gelse de, zamanla ortaya çıkıyor ki o binlerce yıllık geleneksel uygulamalar boşuna yapılmamış. Yani asker ocağında bir zaman sonra gelen diinginlik ve aydınlanma aslında beyhude ya da şahsi bir duygu değil. Herkesin çevresinde askerliği çok seven, adeta bağımlısı olan militer görüşlü arkadaşları olabilir. Onlar abu kitabı hediye edin. Ya da önerin. Hem keyifle okuyacaklar hem de bilim kurguya sempati duymaya başlayacaklardır. Eeee bir yerden başlamak lazım :) Kitapta geçen bir ders var. Tarih ve Ahlâk felsefesi. Karakterimiz sivil lise hayatında da, askeri subaylık eğitiminde de bu dersi alıyor. Heinlein toplumsal çıkarımlarını ve vermek istediği mesajları işte bu ders aracılığıyla okuyucuya aktarmayı yöntem olarak seçmiş. Bu ders karşılıklı sözlü tartışma şeklinde geçiyor. Ben bu kısımları okuma heyecanımı ve tempomu düşürdüğü için sıkıcı bulmuş olsam da, kitaptan çıkartılsa eksikliğini hissedeceğimizi de kabul etmeliyim. Bu dersi okumak aslında bir bakıma ders çalışmak gibi. Sıkılırsınız ama yine de gerekli olduğunu bilirsiniz ya.. O hesap. Olaylar o kadar altı doldurularak ilerliyor ki okurken bir seriye başlamışım psikolojisi yaşadım devamlı. Sanki yeni bir dünyanın kapıları önümde açılıyordu. Hal böyle olunca çok yetersiz geldi sayfa sayısı. Bence çok daha uzun bir macera çıkartılabilirmiş. Hatta yöntem olarak sanki bunun temelleri atılıyor. Bilemiyorum bu konuyu irdeleyeceğim zaten. Ben bilim kurgu türünü okumaya yakın bir zamanda başladım. Bir yıllık bir geçmişi yok. O yüzden ahkam kesmek için çok erken. Ya da okuduğum en iyi bilim kurgu klasiği desem büyük bir kümeden bahsetmediğimi bilmenizi isterim. Yine de Heinlein bu kitabıyla şimdilik ilk 5 sıralamasına girdi benim gözümde. Okumalarım hızla artıyor bu türde. O yüzden zamanla geri düşebilir. Bunu göreceğiz. Kitaptaki en büyük eksiklerden biri, içinde bulunulan zaman ve ortam hakkında verilen blgilerin çok geç ve yetersiz veriliyor olması. Resim gözlerinizin önüne sonlara doğru ve biraz flu bir şekilde geliyor. Bu durum başlarda bocalamama sebep oldu açıkçası. Hangi yıldayız hangi gezegendeyiz, neler oluyor bunları çözmek çok zamanımı aldı. Bazı yerler muğlak kalıyor zaten. Bu kısımlar yazarın okura bırakması şeklinde değil de, baya eksik şekilde kaldığından bu durumu negatif buldum. Çok sorun teşkil ediyor mu? Hayır. Şimdi bir diğer sıkıntıya (belki en önemli olana) değinmek istiyorum. Kitap bitmiş bize hala çok fazla askeri detay veriliyor. İnanılmaz sıkıcı ve gereksiz o kısımlar. Şöyle açıklayayım. 300 sayfalık kitabın 250. sayfasında ben hala (burası abartı içermektedir) müfrezelerde kaç subay var bir subayın görevi ne, hangi lojmanda kalır, kaç yıl görev yapar, oradan şuraya gidince ne olur, kaç kişiye emir verir, kimden emir alır, emri uygularsa ne olur, uygulamazsa hangi mahkemede yargılanır, o mahkemenin temyizi var mıdır, itiraz süresi kaç gündür, cumartesi günleri dilekçe verilebilir mi bu konuda falan gibi saçmasapan o kadar gereksiz soruyla uğraşıyorum ki, bu kitap bitmeyecek mi kardeşim ne anlatıyorsun sen dedim yani. Hatta kitabın puanlaması benim gözümde şöyle değişti. İlk 150 sayfa kesinlikle 5 yıldız.. Sonra detaylara öyle bir boğulduk ki, öff yani... 3 yıldıza kadar düştüm inanın. Son sayfalarda bir yıldız ilave ettim ve 4 yıldız verdim. Çok kötüydü çok. Kitabın başlarında detay verilmesini anlarım da, buralarda saçma olmuş. Bir de ana karakterimizin "ben oldum" tarzı havalarına sinir oldum. Onun ağzından dinliyoruz hikâyeyi. Birinci şahıs anlatımı var. Öyle olunca onun iç seslerini de okuduğumuz için bu da beni rahatsız etti. Acemice buldum. Komutanıyla konuşurken komutanı bir şey söylüyor, hemen iç ses; "bunu ben de düşünmüştüm ama bunu uygularsak bla bla bla bla" her şeyi de düşünür. Neyse.. Velhasıl, sinir eden kısımları olsa da büyük bir klasik olduğu gerçek. Özellikle diğer bilim kurgu klasikleri gibi bunun da yazım tarihine bakınca (1959), bu insanların gelecek görüşüne hayran olmamak mümkün değil.
Yıldız Gemisi Askerleri
Yıldız Gemisi AskerleriRobert A. Heinlein · İthaki Yayınları · 2016383 okunma
·
410 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.