Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Tutukluluğumun başlarında, bana en ağır gelen şey, özgür bir insan gibi düşünmemdi.Örneğin, içimden kumsalda olmak, denize doğru yürümek geliveriyordu. Ilk dalgaların sesini tabanlarımda duymayı, bedenimin suya girişini ve bundaki ferahlığı hayal edince, hücre duvarlarının birbirine çok yakın olduğunu hissediyordum. Ama bu, ancak bir kaç ay sürdü. Sonraları sadece hükümlüler gibi düşünür oldum. Artık avluda yaptığım günlük gezintiyi ya da avukatımın gelmesini beklemeye başladım. Vaktimin geri kalan kısmını oldukça iyi idare ediyordum. O zaman sık sık düşünüyor ve içimden: beni kuru bir ağaç kovuğunda yaşamaya zorlasalardı da gökyüzüne bakmaktan başka bir işim olmasaydı, yavaş yavaş buna da alışır giderdim, diyordum. Buracıkta, nasıl avukatımın o acayip boyunbağını gözlüyor ve ve bir başka dünyada marie'nin gövdesini kavrayıp sıkmak için cumartesilere kadar sabırla bekliyorsam, orada da, kuşların geçişini, bulutların karşılaşmalarını beklerdim herhalde. Oysa kuru bir ağaç kovuğunda değildim. Benden daha bahtsızlar da vardı. Zaten anacığım da böyle düşünür ve sık sık, "insan eninde sonunda her şeye alışır," der dururdu."
·
125 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.