Kitabın içeriğinden bahsetmek istemiyorum ancak zihnimi ne tür sorularla istila ettiğinden bahsetmek isterim. Kitabı okudukça
“Sonucu her ne kadar iyi olursa olsun iyiyi veya kötüyü kendimiz tercih etmediğimiz sürece iyi ahlaklı insanlar sayılır mıyız?”
“Ahlak sisteminde irade hürriyeti kavramı ne derece önemli?”
“Yaptığımız kötülüklerin, işlediğimiz günahların ve de çiğnediğimiz yasakların karşılığını an itibariyle buluyor olsaydık kimbilir çok daha iyi davranabilirdik belki. Peki ama bu durum bizi çok daha iyi bir insana dönüştürebilir miydi?”
Ve benzeri gibi birtakım sorular işte.
Vermeyi hedeflediği ana fikir ve bizlere sapık, suça eğilimli bir kafanı nasıl olabileceğini realist olarak sunması nedeniyle başarılı bulduğum bir kitap bu roman. Ben özellikle düşünce dünyama yaptığı etki sebebiyle okuduğuma pek memnun oldum. Ancak yine de bu kitabı herkesin kaldırabileceğini ve büyük keyif alarak okuyacağını sanmıyorum.
Yazarın kitabı yazma sürecinin ilginçliği de değinilesi ayrı bir konu. Şunu söylemeliyimki bazen insanın kendini gerçekleştirmesi için ölümle burun buruna gelmesi gerekiyormuş demekki 🤭