Avrupa'nın gözü önünde 1992-95 yılları arasında Bosna'da ki katliamı tüm çıplaklığıyla önümüze seren bir eser niteliğinde kitap.Kaldı ki kitapta anlatılanların yanında anlatılamayan kelimelerin kifayetsiz kaldığı onca acının yaşandığı da muhakkak.Savaşın acı yüzünü tokat gibi yüzümüze çarpmış yazar.Aslında iyi de yapmış.İnsanların sessizliğini bir nebze olsun çığlığa dönüştürebilir belki.Hiç bir şey olmasa da belki öğretir savaşın acı yanını yüreğimize.Belki yüreğimizle duyabiliriz sessiz çığlıkları..Kitabı okurken ağlayarak ve hatta yer yer küfürler savurarak okuduğumu itiraf etmeliyim.Birleşmiş Milletlerin barış gücü altında gittikleri her yere zulüm götürmekten başka bir işe yaramadığını ve bana göre Bir Leşmiş Milletler olarak gördüğümü de itiraf etmeliyim.Bütün bunları insanım diyen ama insanlıktan zerrece nasiplenmemiş (hayvan bile diyemem onlara hakaret olur) insan müsveddelerinin nasıl yapabildiğini aklım almamakta direnip dururken bütün bu acıların maalesef gerçekte yaşandığını kabullenmek zorunda kalmak da çok acı...
Kitabın son kısımlarında ki şu cümlelerle özetleyebiliriz belki :
Beklenen yağmur sonunda yağar ama savaştan geriye kalan her şeyi yağan yağmurun temizlemesi mümkünmü dür acaba? Savaşlarda onca yaşananlar insanoğlunun en karanlık ve en vahşi taraflarına ait öykülerse, makineli tüfekler ve top mermileri art arda patlayıp etrafa ölüm saçıyorsa, tecavüz mağduru zavallı kadınlar 'nefret çocuklarını' dünyaya getiriyorsa... Ne yazık ki savaştan geriye kalan bu pislikleri temizlemeye göğü yararak bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun dahi gücü yetmez...
Okumak lazım derim bu kitabı,yüreği yeten okusun derim.Üç maymunu oynamak istemeyen okusun ..