Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

SABIR (ÇANAĞI) TAŞTI İyi kalpli bir zenginin genç yaşta vefatı üzerine, üzüntüden kısa zamanda hanımı da ruhunu teslim etmiş. Tek vâris durumundaki kız çocuklarına, amcasını vasi tayin etmişler. Kızın amcası zalim çıkmış ve kızın mallarına el koyduktan gayri bir de kendini hizmetçi gibi kullanmaya başlamış. Yenge bir yandan, yeğenler bir yandan zavallı kızı hem itip kakıyorlar, hem de kendilerine hizmet ettiriyorlarmış. Zamanla, çocukcağızı dövmeye de başlamışlar. Bütün ev halkının ayrı ayrı eziyet ve takazalarına, hakaret ve tokatlarına maruz kalan yavrucak, her gece yatağına gözyaşları içinde girer olmuş. Öyle sindirmişler ki, derdini kimseciklere açamıyormuş. Kızcağız bir gece, yine yastığı gözyaşlarıyla ıslanarak uyuya kalmış. O gece rüyasında Eyyüp peygamberi görmüş ve derdini olduğu gibi anlatmış. Sonunda Hz. Eyyüp onun sırtını sıvazlayıp, kendisine sabır tavsiye etmiş ve yeşil bir çanak vererek: — Evlâdım, demiş. Bu çanağı gizli bir yerde sakla. Her gün bildiğin duaları oku ve içinden daima "Ya Sabir" ismini vird edin. Ağlayacağın zaman gözyaşlarını bu çanakta biriktir. Çanak dolup taştığı gün inşallah senin de çilen bitecek! Kızcağız heyecan içinde uyanmış. Bir de ne görsün; yeşil çanak baş ucunda duruyor. Çanağı saklayıp, rüyasından kimseciklere bahsetmemiş. Zaman su gibi akar derler; kızcağız ne zaman odasına çekilip ağlasa gözyaşlarını bu çanağa dökmüş. Hayatı gün günden çekilmez oluyor; ama çanak da bir yandan doluyormuş. Sıcak yemek yüzüne hasret, gittikçe eriyerek ergenlik çağına yaklaşmış. Bir gece öyle çok ağlamış ki çanak ha taştı ha taşacak. O sırada Eyüp aleyhisselâmın sözlerini düşünüp ne olacağını merak ediyormuş. Sabaha karşı amcası kendisini çağırmış ve bütün ev halkıyla birlikte denizaşırı bir seyahate gideceklerini söyleyip tehditkâr ve azarlar bir eda ile kulağını çekerek eve göz kulak olmasını, aksi hâlde canını alacağını söylemiş. Kız acı içerisinde kıvranırken, içinden "İnşallah senin de bir canını alan bulunur!" diye geçirmiş. Mazlumun ahi yerde kalmazmış; o yolculukta ev halkının bindiği gemi batmış ve hepsi boğularak ölmüşler. Sabırlı kızcağız anasından babasından kalan mirastan başka amcasının da tek vârisi olarak her şeyin sahibi olmuş. Dilimizdeki "sabrımız taşıyor, sabrı taştı, sabrımı taşırma, vb." deyimlerin menşei budur. Tahammül sınırlarının zorlandığı anlarda ağzımızdan dökülen bu sözün eskiden ciddî bir yaptırımı varmış ve ulu orta değil, nadiren söylenir; ama söylenince de ardında durulurmuş vesselam!..
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.