"...ütopya ve distopya arasındaki ince çizgiye dair..."
Ne doğru bir açıklama, ne doğru... Bir durum mevcut ve bu durumun içinde olan insanlar var; fakat bir taraf için bu durum, hayal dahi edilemeyecek bir ütopya iken diğer taraf için ise iradenin ve yaratıcılığın kaybolduğu bir distopya konumunda.
Bilim kurgu ile inançların ve insan psikolojisinin harmanlandığı ve kitap boyunca işlendiği güzel bir eser. Gizemli olana karşı olan merak duygusu ise gizi içeren konu değişse de varlığını kitap boyunca koruyor.
1950'li yıllarda yazılması rağmen kitabın bilim kurgu olarak geçmesinde rolü olan unsurların günümüzdeki eserlerde de hâlen kullanılıyor olması Arthur C. Clarke'ın vizyonunu gösteriyor. Bu sebeple de kitabı okurken kendime yer yer "Bu kitap nasıl 1950'lerde yazılmış olabilir ki?" diye sormadım değil.