Müthiş sarsıcı ve farklı bir kurguya sahipti bugün okuduğum roman.. MÖ. 536 yılında, herşeye sahip ve mutsuz Lidya kralının, mutluluğu yakalaması için yaptırdığı ve üzerinde ‘bugün dünyanın son günü’ yazılı madalyonun, asırlar boyunca elden ele yaptığı yolculuğu okuyoruz kitapta. Tarihlerin belirli dönemlerinde üzerindeki yazılar değişip silinse de, bir altın madalyon uğruna yitirilen hayatları, insanlığın hiç değişmeyen gerçeğini gözler önüne seriyor. Medeniyetin çöküşü ve insanlığın sonu gelmişken, ‘bugün dünyanın ilk günü’ yazılmış olarak, ‘yeni dünya’lara yol alıyor bu madalyon..
İnsanlık tarihler boyunca pek çok felaketle yüzleşmiş ve dünyadaki yaşam her seferinde varlığını sürdürmeyi başarmış. Doğal afetler, nükleer felaketler, savaşlar ve kıtlık; en sonunda da salgın.. Tarihler ve insanlar değişse de, değişmeyen tek şeyin para, kadın, zafer, şöhret, özgürlük, mal, mülk hırsı, açgözlülüğü olduğunu ve ne denli tehlikeli boyutlara gelebileceğini, ince mesajlar vererek anlatıyor kitap bize. Dünya kaybetse de her şey bir noktada yeniden başlıyor ve hikayenin Adem ve Havva’ya bağlanmasıyla şahane bir final olmuş. Dönemler halinde yazılmış olan kitap, yerinde betimlemeleriyle ve anlatımıyla, verdiği mesajlarla da, harika bir hikayeydi. Çeşitli duyguları birarada sunan ve sonunda bilimkurguya bağlanan tarihi bir roman. Mutlaka okumalısınız.
#SonsuzluğunİlkGünü
^
#alıntı
Dünyanın son günü gelince, insan her şeyi istemekten, hiçbir şeyi isteyemezmiş meğer.
^
@haruncandan_ @dogan_kitap #bloghemsire
