Liberal ekonomistler gibi anarko-kapitalistler de, çevre kirliliğinin, özel mülkiyet kuramının uygulamaya geçirilmemesinden dolayı ortaya çıkan problemlerin kanıtı olduğunu savunmuşlardır. Çevre kirliliği, başka birinin mülkiyetine onun onayı olmaksızın, gürültü yaparak, havayı kirleterek ya da çöp atarak zarar verme sonucu ortaya çıkan rahatsız edici bir görüntüdür. Dolayısıyla, çevre kirliliği, mülkiyete yönelik bir saldırı hatta bir cinayettir. Bununla birlikte, herhangi bir mülk sahibinin, mülkiyetine yönelik böylesi bir saldırıyı engellemeye her zaman için hakkı vardır.
Nehirlerin kirlenmesi, nehirler üzerinde alınacak mülkiyet haklarının olmayışından kaynaklanır ve aynı hakların bireylere sağlanması ile birlikte çözüme kavuşur. Bir nehrin sahibi bizzat kendisi onaylamadıkça, mülkiyetinin değerinin, kirletenler tarafından düşürülmesini kesinlikle kabul etmeyecektir.
Nehir kıyısında oturan bireyler, nehir içinde kendi mülkiyetlerinin sınırladığı bölgelere sahip olabilselerdi, çöp ve atıkların kendi bölgelerine gelmemesi için mücadele edecek ve ortaklaşa bir karara vardıktan sonra da kirleten bireylere yönelik yasal kovuşturma açabileceklerdi Sonuç olarak, çevre kirliliğini önlemek için, nehir kıyısında oturan insanlardan herhangi birinin, para karşılığında nehrin kirletilmesine olanak verilmesini içeren teklifleri reddetmesi yeterlidir.