“Her şey zamanla olacak,” diyordu kendi kendine. “Güneş tam zamanında batacak, sigara tam zamanında bitecek ve bu adam tam zamanında gidecek.” Geçmişten kalma keşkeleri, geleceğe dair belkilerini yenmişti. Hayat da bu demekti. Belkiler keşkelerle savaşıyor, kaybeden insan oluyordu. Savaş alanının genişlemesi, her yarattığımız duygunun büyüklüğüyle eşdeğerdi. Susuyordu adam. Güneşe saygısından susuyordu. Üşüyordu, geçmişine saygısından üşüşüyordu. Fazla yaşlanmamıştı ama geleceğe dair saygısı da kalmamıştı. Suskunluğuyla demleyeceği çayı, rüzgâra selam durarak kendisini hazır ediyordu adama.