Merhabalar kitap dostlarım Kör Baykuş'u inceleme kararı aldım az evvel normalde yapmayacaktim nasıl yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok. Her şeyi kaleme bırakıyorum aklımdan geçenleri olabildiğince dökmeye çalışacağım ama başlamadan önce kitapla ikimizin hikâyesini anlatmak istiyorum.
Kitaba emin olmamakla beraber 2021'in başlarında denk gelmiştim. Bir okur olarak sayfa sayısı ve kapağı en son takıldığım noktalardır fakat ne hikmetse kapağa takıldım görür görmez " Bu benim kitabım " demiştim. İşin garip yani kitabı alma sırası bir türlü gelmedi araya bilmem kaç kitap sıkıştırdım.. Gel zaman git zaman aldım kitabi ama hemen okumadım, okuyamadım buna da bir türlü sıra gelmedi ama ufukta görüyorum kitapta var bir şeyler neyyse bir şekilde okumaya başladım. Başladım ama ruhum bedenimden yoruldu..
İlk sayfalarda bir buhran bir hüzün anlatamam bu bana göre değil dedim vıcık vıcık, mıy mıy aşk hikayelerini sevemediğim gibi hüzün barındıran kitapları da sevemiyorum ama bu hikaye çok başkaydı. Hikâye diyorum ama ortada bir hikâye yok ki.. Neyse sayfa 40 bir şeyler netleşmeye başladı sanırım dedim ama sadece sanmışım buraya kadar elimi her attığım elimde patlıyormuş gibi bir şey oldu. Geldim mi sayfa 58 'e önce bir durdum elimle gözümü kapayıp bir düşündüm enteresan düşünceler sardı beni tek sayfa bir ton basıyor klişesi var ya ayynen öyle bi sayfa.. ( sonrasında kitap okuru salıyor, ve bir rahatlık geliyor.)
Sayfalar aktıkça sorular sormaya başladım. Bu nasıl bir çöküntü dedim. Nasıl bir buhran, nasıl dram ? Yahuuu ne yaşamış böyle! Var mı ? Yok mu ? Hayal mi ? Gercek mi ? Kestiremedim. Heeh tamam şu an rüyada deyip bir sonraki cümlede çok da emin olmayarak gerçek dedim. (Olur ya hani rüyada bir yerde görürsünüz kendinizi, aynı anda başka bir yerde, aynı anda başka kişi olarak, başka bir zamanda onun gibi bir şey..) Ama telaşeye gerek yok dostlarım zor, bocalamalı, bir ileri iki geri okunan bir kitap evet kabul ediyorum ama son derece akıcı ve bir o kadar da derin, çarpıcı detaylarıyla ve betimlemelerle bir rüya anlatılıyormuş da karşısında dinliyor hissi veriyor.( ooo işte aradığım kriter.)
Anlayacağınız kitap tam bir sürrealizm anlaticinin içinde bulunduğu onulmaz boşluk, İNSANLARA OLAN YABANCILIĞINI VE AİDİYETSİZLİĞİNİ muhteşem bir dil ve betimlemelerle yazar bizlere sunmuş. Sundu ama her şey muallakta kalıyor. Ama netlik kazanan tek nokta var
"Lakin tek korkum, yarın ölebilirim kendimi taniyamadan" dediği kısım. İstek ve arzusu apaçık ortada açıklamaya gerek yok diye düşünüyorum.
Klişe olacak belki ama inanın okunması gerekenlerden okuyun dostlarım okutturun..
