Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

568 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
1000kitap okuyucuları için iki adet notu önceden veriyorum: Not 1: Kitabı okurken en başta ve en sonda iki harita göreceksiniz. Doğrusu sondaki haritadır. Hikâyeyi okurken olanları harita üzerinden de takip etmek isterseniz, bir sürü noktanın ilk haritada olmadığını görüp kafanız karışabilir. İlk harita, insanların elindeki doğru olmayan, eski ve noksan bir haritayı temsil ediyor. Gerçek harita kitabın sonunda. Bu söylediğim Panama yayınlarının çıkarttığı kitap için geçerlidir. Not 2: Kitabı okurken Artyom’un neye benzediğini merak edip internette araştırma yapmayınız. Metro 2034 ve 2035 adında devam eden iki kitap daha var ve bunlarla ilgili çok ciddi spoiler yemeniz olası. Benim yaptığımı yapmayınız ve merakınızı dizginleyiniz. “Kim bir ömür boyu karanlığa bakacak kadar cesur ve kararlıysa, ilk umut ışığını o fark edecektir.” Moskova metrosu, hakikaten de soğuk savaş döneminde, Abd’den atılabilecek bir nükleer bombaya karşı kendi kendini idame ettirebilecek şekilde tasarlanmıştı. İstasyonlar örneğin Türkiye’deki istasyonlar gibi birkaç metre aşağıda değildir, ciddi bir süre yürüyen merdivenlerle aşağıya inersiniz, metro çok derindedir. Metro 2033 de, nükleer felaketler yaşamış bir distopya dünyasında geçiyor. Birbiri ardına atılmış nükleer bombalar dünyayı yerle bir etmiş, yüzeyde kalan herkes ölmüş ya da garip mutasyonlar geçirerek insanlıktan çıkmış hâlde. Bütün bu olaylar sırasında metroda olan ya da zamanında metroya yetişebilmiş şanslı azınlık, Moskova’da kalan yaşamı oluşturuyor. Saint-Petersburg gibi şehirlerde de buna benzer metrolar olsa da, orada yaşam var mı yok mu, diğer insanların durumu nasıl bilinmiyor. Metro, çok daha ufak ölçekte bir insan simülasyonu gibi. Birbirinden ayrılmış, devletleşmiş istasyonlar, komünistler ya da faşistler, tüm metronun Dev Solucan adındaki bir yaratık tarafından inşa edildiğini ve ona tapınılması gerektiğini düşünen, ya da bütün bunların Tanrı’nın bir sınavı olduğunu düşünen tarikatlar, tüccarlar ve askerler, pasaportlar ve geçiş noktaları, yaşam kavgası ile dolu bir dünya. Bu yeni dünya, aynı zamanda da mistik bir yer. Nefes alan ve bilinci olan bir metro, bilinmeyen güçlerle dolu bir yeryüzünden oluşan yeni bir yaşam alanı. Bu dünyada Artyom isimli bir karakteri ve yaşadıklarını takip ederiz. Savaş, Artyom henüz bir bebekken patlak vermiş ve Artyom’un annesi onu metrodaki bir askere emanet etmiştir. Suhoy isimli bu asker Artyom’a babalık yapmış, Artyom da annesini bir daha hiç görmemiştir. WDNCH isimli istasyonda yaşayan Artyom, Kara Derililer adı verilen yeni bir mutant türüne karşı en ön cephe olan bu istasyonda, git gide yükselen tansiyonun ve garipliklerin tam ortasında bulunur. İstasyona gelen Hunter isimli bir stalker, (Ki stalker, malzeme bulmak için yeryüzüne çıkan, en büyük riskleri alan askerlere verilen ad) arkadaşı Suhoy’un yanına bu istasyonu ziyaree gelince, istasyondaki gariplikleri fark eder. İstasyonda bir korku dalgası vardır. Bu istasyonun duvarlarında ve borularında bir korku gezmektedir ve gün ve gün insanların akıllarına işlemektedir. Artyom da kabuslar görmeye başlamıştır. Bu zamana kadar sert ve korkusuz bir asker olan Suhoy bile, bu düşüncelerden kurtulamamıştır ve insanoğlunun verdiği bu ölüm kalım savaşının mantıksız ve nafile bir mücadele olduğuna kendisini inandırmıştır. Ona göre Kara Derililer evrimin bir sonraki noktası, yani Homo Novus’tur ve insanoğlunun miladı dolmuştur. “Bu var olma savaşı Hunter, türümüzün devamı için bir savaş. Onlar hayalet ve vampir değil. Onlar, Homo Novus, yani çevreye bizden çok daha iyi uyum sağlayan evrimin son basamağı. Onlar geleceği temsil ediyorlar. Kendi hemcinsleri henüz buradayken, zavallıları güpegündüz toprağın altına sokmuşken, Sapiens kendi kazdığı bu lanetli deliklerde belki de yarım yüzyıl daha yaşayacak ama sonra çürüyüp gidecek. Bizler de aynen H. G. Wells'in Zaman Makinesi'ndeki Morlocklar gibi, sararıp solacağız, kötürüm olacağız. Morlocklar da bir zamanlar Homo Sapiens'di. Tabii bizler iyimseriz, öyle kolay zıbarıp gitmek istemiyoruz. Kendi boklarımızın üzerinde mantarlarımızı yetiştiriyoruz ve domuz bugün insanın en iyi dostu, başka bir deyişle, hayatta kalma savaşında en iyi partnerimiz. Atalarımızın akıllı bir öngörüyle ambarlara, sığınaklara istiflediği tonlarca multi-vitamini yutuyoruz, bir bidon benzini, birinin eski püskülerini ya da işler yolunda giderse, bir avuç fişeği alelacele kapıp getirmek için de ara sıra yukarıya süzülüyoruz. Sonra da tekrar bodrumdaki boğucu deliklerimize dönmek üzere vakit kaybetmeden oradan sıvışıyoruz; kimse bizi fark etmesin diye de hep tetikte bekliyoruz. Çünkü orada yukarıda artık kendi evimizde değiliz. Dünya artık bize ait değil Hunter! Dünya artık bize ait değil!” Arkadaşının bu cümlelerinin de onun aklının bir eseri olmadığını, istasyona işlenen korkunun bir tezahürü olduğuna inanan Hunter, Botanik Bahçesi’ne (Ki bu istasyon WDCHN’den sonra gelen istasyondur ve tamamen kaybedilmiştir. Kara Derililer de buradan gelmektedir.) gidip her şeyi gözüyle görmek ister. (Bu istasyon aynı zamanda, Artyom bir çocukken dış dünyaya kapıları kapalı, kilitli bir istasyondur. Artyom ve arkadaşları, akılları ermedikleri çağlarda bu istasyona gidip gökyüzünü görmek istemiş ve yukarı çıkmışlardır. Dış dünyadan gelen seslerden korkmuşlar ve geri dönerken kapıyı geri kapatamamışlardır. Artyom, her zaman içinde bütün bu saldırıların kendi suçu olduğunu hisseder.) Hunter, geri dönmediği takdirde, Artyom’a Polis’e (Başkent) gitmesini ve Melnik isminde birine bir emanet teslim etmesini ister. Hunter, gitmeden önce Artyom’a merak etmemesini, Polis’e kadar gitmesi gerekirse, yolun her noktasında yardımla karşılaşacağını söyler. Kitabın başındaki bu basit cümle, kitapta yavaş yavaş işlenen büyük mesajın ilk ipucu olabilir. Kitap, kader ve yazgı üzerinde bolca duruyor. Artyom’un hedefine doğru gittikçe görünmez bir pelerinle korunuyormuş gibi hissetmesi, boş olması gereken bir istasyonda hiçbir şey yokmuş gibi oturan iki kişinin Artyom’a kaderin ne olduğunu anlatması, geriye dönüp baktığında bütün imkansız şeylerin sadece Artyom yoluna devam edebilsin diye yaşanması, belirli ve mukaddes bir hedefte giden insanların, hedeflerinden şaşmadığı sürece kutsal bir güçle korunacağını anlatıyor. Bu hedefinden vazgeçen ve korunmayı seçen insanlar belki güvende olurlar ancak kader onları basit ve sıradan bir hayatla cezalandırır. Hunter dönmez. Artyom, Hunter’a verdiği sözü tutmak için yola çıkar. Tünellerin içinde bazı söylentiler vardır. Hiçbir sebep yokken, iki tarafı da nöbetçilerle dolu tünellere giren bazı insanlar, kaybolmakta, delirmekte, akıllarını kaybetmekte ya da ölmektedir. Hunter’ın da söylediği gibi yol boyunca yardım göreceğinin ilk adımı olan bir olayla, Artyom, birkaç istasyon öteye yardım götürecek bir kafileye katılır. Yola çıkmalarından bir süre sonra Artyom sadece kendisinin duyduğu bazı sesleri işitir. Bu ses zamanla yoğunlaşır ve kafilenin tamamı akıllarını kaybeder. Artyom tek başına bu kafileyi ayakta tutar ve onları bulundukları tünelden kurtarır. Vardıkları istasyonda Bourbon adında bir tüccar, Artyom’un yaptıklarını duyar ve ondan tünelleri geçmesi için yardım ister. Daha ileriye nasıl gideceğini, nöbetçileri nasıl geçeceğini bilmeyen Artyom için bu da kaderin ona başka bir yardımıdır. Bourbon ile çıktığı yolda tünel yeniden onları öldürmeye çalışır. Bourbon, aklını yitirir ve ölür. Artyom, kendisi de aklını yitirecek gibi olsa da en sonunda toparlanır. Han adında mistik bir karakter – ki Metro 2033, her bir bölümünde çeşitli mistik güçlerle dolu bir kitaptır. – Artyom’a yardım elini uzatır. Han, kendisine Han demektedir çünkü Cengiz Han’ın yeniden dirilmiş hali olduğuna inanır. Bu adam, başkalarının hiçbir şey göremediği haritalarda ölümün nerelerde işaretlenmiş olduğunu, korkunun ve kötülüğün nerelerde beklediğini ve basit bir şekilde de olsa geleceği görebilmektedir. Han, Artyom’un görevinin önemini anlar ve ona yardım eder. Bu görevleri boyunca, yol üstünde komünist topraklardan, faşist topraklardan, tarikatların içinden geçen Artyom, en sonunda Polis’e varır. Polis’te Melnik adındaki Stalker’ı bulur ve onun da yardımıyla konsey ile görüşür. Konsey, subaylar ve kütüphaneciler olarak ayrılmış iki grup tarafından yönetilmektedirler. Subaylar, Artyom’a ilgi göstermese de kütüphaneciler Artyom’un seçilmiş kişi olduğuna inanırlar ve geleceğin yazılı olduğunu düşündükleri bir kitabı alması için onu yer yüzüne yollarlar. Artyom, bir yetişkin olarak ilk defa yer yüzüne çıkar. Bu yeni mistik yeryüzünde, Kremlin Sarayı’nın üzerindeki yıldızın da garip güçleri vardır. Oraya kim bakarsa her şeyi unutur ve sadece oraya varmak ister. Kremlin Sarayı’na giden kimse ise geri dönmemiştir. Melnik, Artyom’a yıldıza bakmamasını tembihler, ancak Artyom dayanamaz ve gözleri yıldızla buluşur. Artyom, gerçekten de geri dönülemez bir istekle saraya gitmek ister, ancak Melnik onu kurtarır, bilincini yerine getirir. Artyom ve grubu kütüphaneyi dolaşsalar da, Artyom bir şey hissedemez ve bahsedilen kitabı bulamaz. Artyom, bütün kitap boyunca bir rüya görür. Her seferinde rüyada daha da ileriye doğru gider, kitabın sonuna kadar adım adım rüyanın devamını okuruz. Artyom, Melnik’in de uyarısıyla Polis’e dönmez. Başka bir istasyonda Melnik ile buluşurlar. Artyom, başka bir metro olduğunu ve geçidinin gizli olduğu dedikodularını duyar. Bu kapıyı kimse bulamamıştır. Melnik ile olan maceralarında bu kapıyı bulurlar. D-6 adı verilen bu metro, Kremlin’e kadar uzanmaktadır. Burada, henüz ateşlenmemiş ve kimsenin bilmediği yahut herkesin unuttuğu bir füze atış silosu olduğunu öğrenirler. WDNCH’yi ve tüm metroyu kurtarmanın yolu, bu füzeleri Kara Derililere ateşlemektir. Melnik, füzeyi ateşlemek için istasyondan giderken, Artyom yüzeye çıkar. Kara Derililerin bulundukları yerin koordinatlarını Melnik’e verir ve füzeler ateşlenir. Tam o sırada hayat durur, zaman durur. Artyom, rüyasının sonunu yaşar. Rüyasının sonunda bir Kara Derili ile karşı karşıya gelir. Birden tüm zihni aydınlanır. Yeni Dünya’ya adapte olmuş, ortak ve tek akılla, sürü aklıyla hareket eden bu yeni canlılar insanların düşmanı değildir. Onlara yardım etmeye çalışan, onlarla konuşmaya çalışan ama yeni halleri nedeniyle doğru iletişimi kuramayan canlılardır. Artyom, onlar için bir umuttur. Artyom, seçilmiş kişidir. Kara Derililer ve insanlar arasında bağı kuracak, yeni dünyanın efendileri Kara Derililerle eski dünyanın hafızası insanoğlunu birleştirip barışı getirecek kişidir. Yol boyunca Artyom’a yardım eden, tünellerde ona yol gösteren, hayatını kurtaran onlardır. Artyom kendine gelir. Füzeler ateşlenmiştir. Artyom ile ilk defa bağlantı kuran Kara Derililer bir bütün halinde, mutlulukla Artyom’a bakarlar. Her şey için çok geçtir. İnsanoğlunun füzeleri Kara Derilileri yok eder. Artyom, hiçbirini hissedemez olur.
Metro 2033
Metro 2033Dmitry Glukhovsky · Gürer Yayınları · 20102,123 okunma
·
430 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.