Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ego kavramı hiçbir zaman toplumsal tahakküm sisteminden kaynaklanışının izlerini, lekelerini silememiştir. Descartes'ın ego kavramı gibi en idealleştirilmiş biçimleri bile baskıyla ilişkilidir; Gassendi Descartes'ın Metafizik Felsefe Üstüne Düşünceler'iyle ilgili eleştirilerinde, beyindeki gizli odasından arcem in cerebro tenens — ya da psikologların deyimiyle, beyindeki alıcı-verici istasyonundan duyuların verdiği raporları derleyen ve vücudun çeşitli bölgelerine emirlerini gönderen ego adlı küçük bir ruh düşüncesiyle eğleniyordu. Descartes'ın, doğanın içinde yer almayan ama onu etkileyebilecek kadar da yakın olan bu egoya bir yer bulma çabalarını izlemek yararlı olur. Egonun ilk çabası, tutkulara, yani içimizdeki doğaya egemen olmaktır. Ego, mazbut ve sağlıklı duygulara karşı anlayışlıdır ama kedere, üzüntüye yol açabilecek herşeye karşı da katıdır. En önemli çabası ve kaygısı, duyguların yargıları etkilemesini önlemektir. Bu sert ve yalın mercinin çalışma tarzının en iyi örneği matematiktir, elmas gibi keskin ve berrak, aldırışsız, kendine yeterli. Ego, doğaya egemen olandır. Egonun amaçlarını, sonsuz bir varolma ısrarının dışında herhangi bir şeyle tanımlamak, ego kavramını bulandırmak olur. s. 137
·
174 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.