Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

61 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
  Tiyatro ve Tesiri
Tiyatro onun sözleriyle..."Tiyatro,bir çok insanın,bir ân,böyle birbirini göremez hâlde bir noktaya bakıp,bir çerçeve içinde her gün yaşadığı hayattan bir parça gösteren bir sanat şekli(S.10)...Ve..."Tiyatro,insanoğlunun en susadığı hadise olan aksiyonun taklidini veren hayat çerçevesinin bir tecellisi,bir tahayyülü ve ayrı bir taklidi(S.12)...Ve..."Tiyatro ,içtimai telkin ve vaaz kürsülerinin en büyüğü(S.26)...Ve... "Sanatın,kütleleri,sevki ve idaresi bakımından bundan daha zengin,bundan daha cömert,bundan daha verimli bir şubesi bence nâ-mevcuttur(S.37)..."    Üstad bu konferansta tiyatroyu iki cepheli yani hem müşahhas hem mücerred olarak inceleyeceğini duyurarak konuşmaya başlıyor...Aydınlar ocağındaki konuşmasına devam eden Üstad tiyatronun kelime manasını ifade ediyor ve diyor ki bu tiyatronun iki manası vardır.."birinci manası;bir gösterinin çerçevelendiği sahne"..."ikinci manası;bir mekan ismi ve ruh ismi" mesela harp yapılıyor burda,harp hareketlerinin yapıldığı mekana "theatr" derler...Bu keşif yani tiyatro keşfi tamamen avrupaidir ve şarkın bir dahli yoktur... Sonra tiyatronun kurucularına gelir hadise..Üç isim...Aishkylos,Sofokles,Euripides...Tıpkı Sokrat,Eflatun ve Aristo gibi...Üçlü halde...Felsefe Sokrat deminde bir büyük çağ atladı,Platon devrinde bu daha derinleşti tıpkı bunun tiyatro versiyonu Sofokles gibi...En son Aristo bu manevi ilmi maddeye vurdu,bunun tiyatro versiyonu Euripides'te tiyatro daha çok gerçekliğe kavuşuyor ve izleyenler adeta zevk alıyor çünkü dil güzelleşmiş,daha akıcı üslup...Bu üçünden sonra Aristophane gelir ki bu da komediyi getirir bu yunan tiyatrosuna...      Araya bir Orta-Çağ karanlığı girer ki tiyatro yok olur...Ve sonra Rönesans...Rönesans'ta da bu iş yoktur ve olmayan tek sanattır...Çünkü hazır bir cemiyet yoktur bunun için...İş bundan sonrasına kalır ki Üstad Batı'nın en büyük tiyatro muharririne parmak basar...Shakespeare...Rönesanstan sonra Batıda bu işi devam ettirebilen yoktur artık...Yalnız Shakespeare hariç..O bir dev...Hatta Üstad Shakespeare'in İngilizler'in nazarındaki kıymet ifadesi olarak bir misal getiriyor ve İngilizler Shakespeare'dense Hindistan gibi büyük bir müstemlekesinden vazgeçebileceğini söylüyor...Daha onun misli gibisi gelmemiştir tiyatroda..Bir Hamlet,bir Romeo ve Juliet,bir Othello,bir Macbeth...   Üstad daha sonra Fransız tiyatrosuna geçer...Burada da bir müselles vardır Önce Corneille sonra Rasin ardından Moliere gelir...Alınız bunu da Yunan misaline endeksleyiniz...Çünkü onlar Yunan Tiyatrosuna ne getirdi ise bu üçüde Fransız Tiyatrosuna bunu getirmiştir...Tek farkla ki Moliere Komedi'ye Trajedi kattığı için bunu ulvileştirmiştir... Üstadın bu Batıyı tarifinden maksadı öyle bir bilgi vermek amaçlıdır...Asıl hedefi Türkiye'deki tiyatrodan bahsetmektir... Üstad bundan sonraki bahiste tiyatronun Şarktaki haline geçer ve bu taraftaki bir kaç küçük tiyatroya benzer organizasyonların tiyatro olmayacağını ifade eder...Misal bi Karagöz-Hacivat tiyatro değildir...Tek kişilik bir gösteridir ki bir kadro eksikliği yaşanması onu sahne gösterisi haline sokar..Bundan sonraki misal meddahların gösterisi...Yani Orta oyunu...Bu da bir takım hareket ve gösteriden öteye geçemez...Şarkta bu işi eline ilk olarak Ermeni alır...Tanzimattan 20 sene sonra..."Güllü Agop...Gedikpaşa Tiyatrosu"...Namık Kemal Vatan Yahut Silistreyi yazdığı vakit öyle bir tesir ediyor ki millete bu adam omuzlar üstünde taşınıyor..Güllü Agop'a gelelim...Bu adam tam bir "Şehzade Abdülhamid" düşmanı...Hatta Moliere'in 'Hasis' isimli eserini 'Pinti Hamid' diye tercüme ediyor...Namık Kemal'den sonra bir de Abdülhak Hamid...Şiirini tiyatroya veren adam..Bizde tiyatro bu kadar...Hatta bakın Üstad ne diyor.."Bizde piyes bu..O devirde Avrupada tiyatro tam teşekkül etmiş...Taklitlerimiz de böyle geliyor. Bakın bir şey bayatlayınca,bizde daha henüz tazenin tazesi"..Düşünün ki 2200-2300 sene olmuş daha yeni bizim tarafa uğramış tiyatro...1.Dünya Savaşından sonra İstanbul'da Darülbedayi Muhsin Ertuğrul ve arkadaşları tarafindan kurulur...   Ve daha sonra Üstad'ın kendisi tiyatroya atılır...İlk eseri Tohum...Bu tohum eseri Muhsin Ertuğrul tarafından oynanır...Ve Üstad'ın içine sinmez...Bir Adam Yaratmak eserini yazar...Evet olmuştur artık...Çok büyük bir muvaffakiyete ulaşılmıştır...Sonra Ahşap Konak...Bu eser oynanacak dendi ve oynanmadı..Bir ay,iki ay ses yok...Ertuğrul Üstada mesaj yazar ve der ki niçin yazmıyorsun ben seni en büyük Türk Tiyatro Muharriri kabul ediyorum...Ve itiraf eder ki Ahşap Konak isimli eseri görüşlerine zıt olduğu için oynamaz...(Ekleyelim ki Üstad bu adamı sevmez...Sanatıyla büyük adam ama fikirde kıymeti olan biridir...der Üstad..)Sonra Üstad'dan bir eser daha yazmasını bekler ki Üstad Reis Bey adlı eseri yazar...Muhsin Ertuğrul öyle ki bu eseri okuyunca ağlamaktan yüzü kabuk tutar...Ve öyle olur böyle olur der ki;"Ben bu eseri oynayamam,oynarsam ölürüm..."Daha sonra teklif giden bir diğer oyuncuda oynayamayacağını itiraf eder..Varın siz eserin büyüklüğünü takdir edin ki bu gibilerin eline kalmamıştır...(İstanbul tiyatrolarından Üstad'ın Reis Bey isimli piyesinin çıkartılmasına da bu gözle bakın...)  
Tiyatro ve Tesiri
Tiyatro ve TesiriNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 201691 okunma
··1 alıntı·
256 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.