İşlediği bir günah için üzerine saldırılan bir adama acıyabiliriz, aynı şey bir gün kendi başımıza da gelebilir, o zaman bize de acırlar. Ama hiçbir baskı olmaksızın da toplumsal bir yaşam kurulamaz. Düzenle özgürlük arasında bir denge bulmak zorundayız.
Kral Lear, İngiliz şair, oyun yazarı olan ve dünyanın en iyi dram oyunu yazarı
William Shakespeare tarafından yazılmış bir oyundur. Yaklaşık olarak 1605 yılında yazıldığı tahmin edilen oyun, Shakespeare'in önemli trajedilerinden biridir.
Oyunda Lear’ın trajedisine paralel olarak Gloucester’ın hikâyesi yer almaktadır. Her iki hikâyenin de teması, kötü oğullarının da etkisiyle iyi oğullarını haksız yere cezalandıran babaların zor durumu ve trajik sonunu konu edinir.
William Shakespeare (1564-1616): Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle yaklaşık 400 yıldır bütün dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar, Kral Lear’de yozlaşan dünyanın çaresi olmayan çöküşünü ele alır.
Bu oyunun kurgusu, karakterleri, felsefeli konuşmaları, evrenselliği ve zaman aşımına uğramayacak insani boyutuyla ortaya çıkan görünüm, Shakespeare’in hiçbir tragedyasında görülmeyen ölçülere ulaşır. Bu tragedyanın yapısına iyice kaynaşmış olan grotesk özellikler, tragedya-komedya ikilemi, Kral Lear’in kendine özgü niteliklerinin başında yer alır.
Ömrünün son demlerini yaşayan Britanya Kralı Lear, tahtından inip krallığını üç kızı arasında eşit biçimde paylaştırmaya karar verir. Krallığın en büyük bölümünü, kendisini en çok seven kızına verecektir. Goneril ve Regan dalkavukluk ederek onu pohpohlar ama Cordelia’nın içtenlikle dolu sevgi sözleri babasını tatmin etmeyince kendisini ülkeden sürgün edilmiş halde bulur. Ne var ki diğer iki kızı Lear’ın umduğu gibi yanında durmayacak ve böylece tüm aileyi yerle yeksan eden bir kaos fırtınası esmeye başlayacaktır.
Kral LearWilliam Shakespeare · Kırmızı Kedi · 20227,9bin okunma
Gücü hissedin. Güçlü olun. Oyuncular bir çeşit saldırganlık ve içten gelen güce sahip olmalıdır. Sadece tek yönlü, sevimli, iyi ve hoş olmayın. Vasat olmaktan kurtulun. İçinizdeki katili bulun.
Aristokrat insan, düşüncelerini açık seçik ifade edebilen ve aynı zamanda da yaratıcı olan bir benliğin arayışındadır. Kendisini bir grup ya da topluluğun parçası olarak değil, bir birey olarak görür. Sadece kiliseyi değil, kendisini de güzelleştirmek ister. Güçlü ve bilgili olmak ister.
Birer oyuncu olarak bizler, tamamen yenilenmiş bir duyguyla, insanın güç ve güzelliğe sahip olduğu, asil insanların kalabalık yığınlar içinde kaybolmadığı duygusunu yeniden inşa etmeliyiz.
Asil insan aynı zamanda düşmanına da saygı duymasını bilir; böyle bir saygı, sevgiye kurulan bir köprüdür. Bir aristokratın asla saygı duymadığı bir düşmanı olamaz.