Gönderi

80 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Spoiler içerir... Söylesene Fritz... Diye söze başladı Irene, yarın çocukların gitmesine gerçekten izin vermeyecek misin? Çok üzülecekler, özellikle de ufaklık. Yaptığı o kadar da kötü bir şey değildi sonuçta. Neden onlara bu kadar ağır bir ceza veriyorsun? Küçüğe Hiç acımıyor musun? Kocasına baktı. Onu açmıyor musun diye soruyorsun, öyle mi? Bunun üzerine şunu söylerim: bugün artık acımıyorum. Şimdi durum onun kötü görünse de cezasını aldığı için aslında hafifledi. Zavallı at kırık bir halde fırındayken, tüm Ev ahalisi onu ararken ve gece gündüz yaptığının ortaya çıkacağından endişelenirken dün mutsuzdu. Korku,cezadan daha acımasızdır çünkü ceza az da olsa çok da olsa belirli bir şeydir ve her zaman bilinmezlikten, o korkunç, sonsuz gerilimden iyidir. Cezasını öğrendiği an da rahatladı. Ağlaması kafanı karıştırmasın, sadece bunu şimdi dışa vurdu, öncesinde içinde tutuyordu. İçinde tutmak da kesinlikle dışa vurmaktan daha çok acı verir insana. Irene kafasını kaldırdı. Sanki kocası her kelimeyi onun için seçmişti. Fakat İrene'yi dikkate bile almıyor gibi görünüyordu: Bu hakikaten böyledir, İnan bana bunu mahkemeden ve soruşturmalardan biliyorum. Zanlılara en çok eziyet eden sırlardır,bir yalanın binlerce küçük gizli saldırıya karşı koruma baskısı altında açığa çıkma tehdidir. Ondan 'evet' kelimesini,karşı koyan bedeninden bir kancaya çıkarır gibi çıkarırken zanlının davranmasına izlemek korkunçtur. Bazen bu kelime çoktan boğazına kadar gelmiştir, içinde dayanılmaz bir kuvvet onu yukarı iter, onda buğulurlar ve tam çıkmak üzeredir ki kötü bir güç, direnmeyle korkudan oluşan o anlamsız duygu onları ele geçirir.itiraflarını yeniden yutarlar ve bu savaş bir kez daha tekrarlanır. Bazen yargıçlar bu süreçte zanlılardan daha çok eziyet çekerler. Zanlılar sa onları daima düşman olarak görürler, aslında onlar yardımcıdır.Öte yandan ben de avukatları, savunucuları olarak aslında itirafta bulunmama konusunda onları uyarmak, onların yalanrını sağlam zeminleri oturtmak, güçlendirmek zorundayım. Fakat çoğu zaman için buna el vermiyor,Çünkü itiraf etmek aslında itiraf etmekten ve bunun cezasından daha çok acı verir onlara. Aslında hala bir insanın tehlikenin bilincinde olarak bir eylemde bulunmasına ve ardından bunu itiraf edecek cesareti bulunmamasına anlam veremiyorum. Konuşmaktan korkmanın her türlü suçtan daha zavallı olduğunu düşünüyorum. + Demek istediğin, insanları engelleyenin daima, daima korku olduğumu? Şey olamaz mı? Utanç... Sakladıklarını ortaya dökmenin utancı... Tüm o insanların önünde kendini açığa vurmanın utancı olamaz mı? Kocası şaşkınlıkla başını cevap vermesini alışkın değildi fakat bu kelime onu hayrete düşürdü. _Utanç diyorsun, bu da bir çeşit korkudur, daha iyi bir korku... Ceza'dan değil,... Evet, anlıyorum. Ayağa kalktı. Tuhaf bir heyecana kapılmıştı ve odanın içinde aşağı yukarı yürüdü. Bu düşünce içinde bir şeyler uyandırmış, onu canlandırmış olmalıydı. Birden olduğu yerde durdu. _Kabul ediyorum... İnsanlardan, yabancılardan,gazetelerdeki tereyağlı ekmek yer gibi insanların kaderini yutan ayak takımından utanmak... Fakat bu yüzden hiç değilse yakınlarına karşı açılabilirsin. Belki de... Irene başını çevirmek zorunda kaldı, eşi ona bakıyordu Ve sesinin titrediğini hissetti. +Belki de ... Utanç en çok yakın hissettiklerine karşı büyüktür. Kocası birden, içten bir güç kendisini ele geçirmiş gibi durdu. _ Yani diyorsun ki Helene suçunu başkasına itiraf ederken bu kadar zorluk çekmez di, mürebiyeye belki... Onun... + Bundan eminim.Özellikle sana karşı bu kadar derindi çünkü... Çünkü en çok senin fikrini önem verir. Çünkü... Çünkü... O... En çok seni sever... _ Haklı olabilirsin evet... Hatta kesinlikle haklısın. Bu çok tuhaf, Hiç bu açıdan düşünmemiştim. Fakat haklısın. Affetme erdeminden yoksun olduğumu düşünmeni istemiyorum. Bunu istemem. Özellikle de senin böyle düşünmeni istemem Irene.
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022103,7bin okunma
·
125 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.