Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sadrettin Yüksel ve Mehmet Zahid Kotku arasında bir karşılaştırma:
Babamla birlikte Zahid'i birkaç sefer ziyaret etmiş olmamıza rağmen ne onunla ne de tarikatıyla yakın bağlarımız yoktu. Babamdan 22 yaş büyüktü ve babamın tersine o iyi kurulmuş bir tarikatın lideriydi. Zahid, babamın itibarının farkındaydı. Babamın öğrencileri bile kendisine Arapça ve Sünni fıkıh dersleri verebilirdi. Zahid ve Sadreddin Müslüman dünyasında iki tür liderliğin temsilcisiydi. Zahid, müritleriyle birlikte Sufi bir tarikat miras almıştı ve çevresinde ruhani bir hale vardı. Din bilgisinin seviyesine bakılmaksızın müritleri üzerinde otorite sahibiydi. Konumunu, ilahiyat bilgisinden ziyade önceki liderle olan akrabalığı, ilişkileri, karizması, psikolojik ve sosyal becerilerine borçluydu. Lakin Sadreddin'in şöhreti yıllar süren emeğin sonunda kazanılmıştı ve genetik hariç mirasla uzaktan yakından ilgisi yoktu. Zahid atanmış, Sadreddin seçilmişti. Zahid'in ölümünden uzun yıllar sonra bile faaliyetlerine devam edebilecek, kendini adamış müritlerden oluşan iyi örgütlenmiş bir grubu vardı; Sadreddin ise davaya pek de sadık olmayan, iyi organize olamamış ve ölümünden sonra dağılıp gidebilecek bir grubun sahibiydi. Zahid'in eli altında büyük bir servet varken, Sadreddin'in böyle bir güce ulaşma arzusu bile yoktu. Zahid bir cami ve çevresini üs olarak kullanıyordu; Sadreddin ise evindeki misafir odasını... Zahid'e ulaşmak kolay değildi, bunun için etrafındaki bürokrasi çemberinden geçmeniz gerekirdi; ama Sadreddin'e bir telefonla veya sadece kapı zilini çalmak suretiyle ulaşabilirdiniz; hatta önceden haber vermeksizin insanlar kapımızda bitiverirdi. Zahid yeni gelenlerle ilk teması onlara elini öptürerek kurardı, Sadreddin ise kimsenin elini öpmesine izin vermez, görüşlerini tutkuyla paylaşarak kendini uzun sorgulama ve eleştiri seanslarına maruz bırakırdı. Zahid, insanlar arasında zenginlik ve itibar bakımından ayrımcılık yapardı; Sadreddin ise zengin-fakir, evli-bekâr herkese aynı özeni göstermeye çalışırdı. Zahid, müritlerinin önünde kahkaha atmaktan kaçınırdı; ama Sadreddin böyle Süpermen rollerinden uzak dururdu. Zahid'in konumu tarikatın önceki liderlerine tapınmaya dayanırken, Sadreddin'inkiyse dini konular ve o konular üzerindeki bilgisi ve ustalığı üzerine inşa edilmişti. Zahid'in sakalı vardı, ama Sadreddin tıraş olurdu. Zahid dişlerini misvakla temizlerken, Sadreddin diş macunu ve fırça kullanırdı. Zahid hadis kitaplarını okumayı tercih ederdi; Sadreddin ise fıkıh, tefsir, sarf ve nahiv bilgisi (gramer kitapları) çalışır ve ara sıra şiir ve ender de olsa bilimsel makaleler okur ve bulmaca çözerdi. Zahid çevresinde insanlar olmadan asla sokakta dolaşmaz ve hiç alışveriş yapmazdı; Sadreddin ise her ikisini de yapardı. Zahid haberleri genellikle yakın çevresinden bilgilendirme olarak alırdı; Sadreddin ara sıra izleyicilerinden haber öğrenirdi ama çoğu zaman radyo dinler, gazete ve dergi okurdu. Dini liderliklerindeki farklılık kuşak farkıyla daha da artıyordu. Zahid Osmanlı İmparatorluğu'nun; Sadreddin ise kabul etmemesine rağmen Türkiye Cumhuriyeti'nin ürünüydü.
Sayfa 218 - Ozan Yayıncılık / 5 - Akıncılar: Bir İslamcı Militanın Tutku Dolu GünleriKitabı okudu
·
71 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.