Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
Kaygısızca yaşamalıyım ya da hiç...
Kitabın yazarı Lou Andreas Salome 12 Şubat 1861 yılında St. Petersburg’da dünyaya gelmiştir. Başına buyruk gelenek ve göreneklerle işi olmayan biri olarak büyümüştür. Zürih’te sanat tarihi, teoloji ve felsefe okudu. Salome 21 yaşındayken sağlık sorunları nedeniyle annesi ile birlikte Roma’ya gitmiştir. Annesinin yakın arkadaşı olan Malwida von Meysenburg’un evinde kalmaya başlamışlardır. Malwida, Paul Ree ve Nietzsche’nin arkadaşı idi. Nietzsche ile Salome tanışmışlardır. Din konusu üzerinde yaptıkları sohbetlerden ve özgürlükçü yanından etkilenen filozof tek taraflı bir aşk yaşamaya başlamıştır. Evlenme teklifine olumsuz yanıt veren Salome’den sonra Nietzsche’nin kadın düşmanı olduğu söylenmektedir. Paul Ree ve Nietzche’den gelen evlilik tekliflerini reddederken Frederich Andreas’tan gelen teklifi intihar tehdidi ile kabul etmiş fakat hiçbir zaman karı-koca olmamışlardır. Lou Andreas Salome 50 yaşında iken psikolojiye büyük merak duymaya başlamıştır. Felsefik açıdan baktığı sorunlara psikolojiyi de dâhil ederek güçlenmek istemiştir. Bunun için Psiko Analitik kongresine katılmıştır. Sigmund Freud ile yollarının kesiştiği bir dönemdir bu. Salome onunla tanışmak istediğine dair mektup yazmış ve bu mektuplaşma 25 yıl boyunca devam etmiştir. Birbirlerinin zekâlarına ve görüşlerine âşık oldukları söylenir. Hatta Freud bir kitabında ondan şu şekilde bahsetmiştir: ’Korkunç bir zekâ... Onun yanına yaklaşan herkes, varlığının samimiyetinden ve uyumundan çok güçlü bir biçimde etkilenirdi; kadınlara özgü zaafların hiçbirinin hatta insani zaafların bile çoğunun onda bulunmadığını, yaşamı boyunca bunları aşmış olduğunu fark ederdi.’’ Kendi ideallerini yaratmış, felsefe ve sanat eğitimlerine Freud tabanlı olmak üzere bir psikoloji temeli atmış ayrıca dünyadaki ilk kadın filozof olmuştur. 5 Şubat 1937 yılında 76 yaşında yaşama veda etmiştir. Kitaptan bahsedecek olursam; Başkahramanımız Adine gençlik dönemlerinde ailesinin geçimini üstlendiği kuzeni Benno’ya aşık olur ve hayatındaki yegane amacın Benno ile birlikte olmak ve onu mutlu etmek olduğuna inanır. Daha sonra Benno’yu da ikna eder ve en çok da annesinin desteği ile nişanlanırlar. Ancak Benno ve Adine’in birbirlerine ve dünyaya bakış açıları çok farklıdır. “Bir insan, bizim onda kendimize uygun bulduğumuz yanlardan çok farklı değil midir aslında?” Zamanla bunu anlayan ve kendisinin Adine önünde engel olarak gören Benno nişanı bozar. Bunun üzerine Adine ise önce Benno’nun ayaklarına kapanır sonra çözüm bulamayınca her zaman hayalini kurduğu ressam olma düşüncesinin izinden gider ve kendi sergisini açar. Ataerkil toplumda kadınların rolleri, yine bu kadınların aile yaşantısında ve evliliklerinde yerleri hakkında yazılmış bir kitap. Yazarın hayatını okuduktan sonra kitabı bir daha gözden geçirdim ve bence kitap yazarın düşüncelerinin dışa vurulmuş hali olarak karşımıza çıkmış. Özellikle Gabriele karakteri hayata bakış açışıyla ataerkil topluma karşı mücadeleyi gösterir. “Erkekler mi, öff! Kaçasım geliyor. Niçin onların istediği her şeyi yapasın ki?” Aynı zamanda Adine’in geleneksel kadın rolünden sıyrılıp artık “Hayır” diyebilmesi de yazardan izler taşımakta. “Çekip gidemez miydim? Kaçamaz mıydım? Sonuçlarını bilmiyor muydum, hayatımı ve varlığımı değerli kılan her şeyin, evet her şeyin yıkımı olacağını bilmiyor muydum?” Herkesin mutlaka okuması gereken ve içindeki cevheri fark edip hayallerinin peşinden gitmesi gerektiğini gösteren muazzam bir kitap olmuş bence. Okuyun, okutun... (:
Arayışlar
ArayışlarLou Andreas-Salomé · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20218,4bin okunma
·
2.506 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.