Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

779 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Nastasya Filippovna ve Aglaya İvanovna. Size az önce hayatınız boyunca unutmayacağınız iki isim söyledim. Bu iki kadın sizi rüyalarınızda bile takip edecek kadar akılda kalıcı, insanı neredeyse kurgu bir kitap karakterine aşık edecek kadar kanlı, canlı ve “hisli” yaratılmıştır. Dostoyevski budur, ağır bir karakter işçisi. Aklından geçenlerle, sorguladığı etikle, peşini hiç bırakmayan karanlık geçmişiyle, sevgilileriyle, gözlerinin önünde beliren silüetin tenindeki tüye etkisinden tutun da duyduğu bir sözün bilinçaltındaki yankısına kadar her şeyiyle karşısınızdadır Nastasya. Size bakarkenki edasını, sokakta yürürken yanınızdan geçişini, omuz silkişini görürsünüz. Seversiniz. Yargılarsınız. O Ağlar, siz üzülürsünüz. Gözyaşlarındaki tuzu bile tadarsınız, eğer kendinizi yeterince kaptırırsanız arkadaş olursunuz. Bende bu etkiye sahip tek yazar Dostoyevskidir. Ne kadar övsem az gelir. Her neyse… Bu kitapta ne okuyacaksınız? Kitap karışık bir aşk sarmalının etrafında geçiyor. Aşkın kitabın teması olmadığını, aslında sadece hareketler ve seçimler için bir motivasyon sebebi olduğunu okudukça görüyorsunuz. Ders verici niteliği de var. Sevmek, çok sevmek ve fedakarlık yapmak nelere gebedir? Rogojin size öğretecek. Küçük oyunlarla insanları tanımaya çalışmak ne gibi sonuçlar doğurabilir? Nastasya size küçük oyunları da, gururuna yenilmeyi de örnekleyecek. Geçmişte yaptıklarınızı unutturmak için bugün güzel şeyler yapmak yeterli midir? Neredeyse kitapta yer alan herkes size bu sorunun cevabını verecek. Soylu kesimin yozluğu ne kadar ileri gidebilir? Şaşırtıcı örneklerle göreceksiniz. Saflık işe yarayabilir mi? Nerde, nasılını anlatacak size. İlgi çekici zihinlere sahip insanların bilinçlerini, duyularını, düşüncelerini ve hangi kararı nasıl aldığını okuyacaksınız. Dostoyevski’nin bilinç akışını aktarışındaki ustalık sizi kitaba çekecek ve karakterlere bağlanacaksınız. Kitap bittiğinde bayağı bir boşluğa düşmüştüm, büyük ihtimalle okuyan herkes de aynı hissi yaşamıştır zaten. “İdiot” olarak lanse edilen kişi Prens Mişkin. Fakat kitap bittiğinde kim “idiot” diye sorarlarsa sanırım kimse sadece Prens demez. Bence Agnaya kitapta “idiot” olmayan tek karakterdi. Etrafındakilerin, tabiri caizse, ciğerini biliyordu. Kendisini de tanıyordu. Kitabın sonunda olan biteni anlamak biraz vaktinizi alacak. Pek alışıldık bir son beklemiyor sizi. Rogojin’in ne yaptığını görünce çok şaşıracaksınız. (Ufak bir ipucu olsun: Nastasya’nın “Kurtar beni!” deyişinden ne anladığınızı sorgulamanızı tavsiye ederim.) Gayet mutsuz edici bir son olduğunu söylemeden edemeyceğim. Bu kitabı henüz okumamış olan herkese şunu diyebilirim; edebiyat açısından hayatınızın en büyük yanlışlarından birisini yapıyorsunuz. Okuduğunuz zaman göreceksiniz ki okumayarak geçirdiğiniz günler için pişmanlık duyacaksınız. Nastasya ve Agnaya’yı tanımamak eksiklik gibi gelecek size. En azından bana öyle oldu. İyi okumalar.
Budala
BudalaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201225,2bin okunma
··
93 görüntüleme
Aydın Nasuh okurunun profil resmi
Sanırım bu kitabı içselleştirebilen her okurda biraz budalalık vardır. Gençlik dönemimde biraz da romantizmin ve çokça budalalığın etkisiyle beni derinden sarsmış bir kitaptır. Öyle ki sizin de belirttiğiniz gibi karakterlerin yapısını, canlılığını ve ruhunu ( bu kavrama inanmasam da) en etkili aktaran yazar dostoyevski'den başkası değildir ve sanırım "budala"da bunu zirveye taşımıştır. Aynı etkilerin başka okurlarda da devam etmesini görmek ne güzel. Kaleminize sağlık.
Nympheutria okurunun profil resmi
Mükemmel bir inceleme. İncelemeyi okurken tekrardan o duyguları yaşadım. Dostoyevski'nin iz bırakan eserlerinden biri. Hele o son sahnelerdeki karanlık havayı ben hiçbir kitapta solumadım. Gerçekten nadide eserlerinden biri Budala, Dostoyevski'nin.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.